İlk defa 1997 yılında gerçekleştirilen bu ameliyat zorunluluktan dolayı yapılmıştır. North Carolina Üniversitesinin Hastanesinde gerçekleştirilen bu operasyon, karnından silahla ağır yaralanan bir hasta için gerçekleştirilmiştir.
Robert Ruthledge tarafından yapılan bu cerrahi girişimin ardından ortaya mini gastrik bypass ameliyatı fikri çıkmış ve kısa zamanda geliştirilmiştir.
Tek anastamozlu gastrik bypass ameliyatı olarak anılan bu cerrahi müdahale Billroth II ameliyatına benzese de ona göre çok daha uzun ve daha dar bir mide poşu yapılmaktadır.
2000 yılına gelindiğinde Amerikan Obezite kongresinde bu ameliyatın istatistikleri paylaşıldı ancak operasyonun mide kaçağı riski gibi pek çok tehlikeli riski olduğu düşünüldüğü için pek çok çevre tarafından kabul görmemişti.
Bununla beraber 2005 yılında 32 obezite hastası detaylı incelenerek mini gastrik bypass ameliyatına dair önemli bir makale yayınlanmıştır. Araştırmaların sonucunu da açıklayan makale çok tartışılmış ve nihayetinde cerrahi müdahale olarak kabul edilmiştir.
Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Nedir ?
Mini gastrik bypass ameliyatı, obezitenin cerrahi yöntemlerle tedavi edilmesine olanak tanıyan tekniklerden biridir.
Diğer obezite ameliyatlarına nazaran çok daha kısa sürede gerçekleştirilebilen bir ameliyat olup hastanın hastaneden taburcu olma süresini de kısaltmaktadır. Bunun yanı sıra diğer obezite cerrahilerine göre daha ekonomiktir.
Klasik bypass ameliyatları ile gerçekleştirilen etkili kilo verme sürecinin oluşturulmasında ön sıralarda yer almaktadır.
Üstelik Tip II diyabet hastalığı, tansiyon yüksekliği, kolesterol yüksekliği gibi obeziteye ek olarak oluşan yandaş hastalıkları olan hastalarda da uygulanabilen bir yöntemdir. Bu operasyon hem gastrik bypass hem de tüp mide cerrahisinin ortak özelliklerini taşımaktadır.
VKI, Vücut kitle indeksi 35 ve yukarısında olan, obezite problemine ek olarak Diyabet, Tansiyon, Kolesterol gibi yandaş hastalıklara sahip olan obez hastalar için geliştirilmiştir.
Kapalı ameliyat yöntemiyle gerçekleştirilen bu operasyonda amaç hastanın zayıflamasını sağlamak için alınan gıdaların emilimini azaltmaktır.
Bu sayede obez hastalar kısa süre içerisinde büyük kilo kayıpları yaşayabilmekte ve sağlıklı – dengeli beslenme süreçlerine daha kısa sürede ve kolay bir şekilde ulaşabilmektedirler. Emilimin kısıtlandığı bu cerrahide 5 – 6 adet küçük kesiklerin yapılması yeterli olmaktadır.
Mini Gastrik Bypass Nasıl Yapılır ?
Bu operasyon ortalama 1 saatte tamamlanabilmekle beraber ağır obez hastalarda biraz daha uzun sürebilmektedir. Karın bölgesinde uzunluğu 1cm’yi aşmayan cerrahi kesikler atılmaktadır. Kesi sayısı 5 – 6 adettir.
Atılan cerrahi kesiklerden kameralar aracılığıyla operasyon için gereken aletler konulmaktadır. Ulaştırılan aletler ve kameralar deliklerden kolaylıkla geçebilecek kadar küçük olup dokulara zarar vermemektedir.
Sadece bu tür operasyonlar için özel olarak geliştirilmişlerdir. Midenin hemen giriş kısmında küçük boyutlarda bir mide tüpü meydana getirilir ve midenin kalan bölümünden ayrıştırılır. Cerrahi operasyon sonrasında kullanılacak asıl mide oluşturulan tüp şeklindeki mide alanıdır.
Operasyon esnasında hiçbir organ kesilmez ve çıkartılmaz. Tüp mide oluşumundan sonra kalan mide de kesip çıkartılmamaktadır. Fonksiyonlarını devam ettiren asıl mide salgılarını üretme gibi fonksiyonlarının tamamını gerçekleştirmektedir.
Yeni mide poşunun ortalama uzunluğu 18 cm’dır. Yeni oluşturulan operasyonun ikinci safhasında mide – bağırsak bağlantısı yapılmaktadır. Ancak bağlantı esnasında yaklaşık bağırsak uzunluğunun iki metre sonrasına bağlantı gerçekleştirilir.
Yani oluşturulan yeni mideden sonra hemen bağırsağa bağlantı yapılmaz. Daha uzun mesafede bağlanarak gıda emilimi azaltılmış olur.
Mini Gastrik Bypass Avantajları Nelerdir ?
- Operasyon sonrası erken dönemle oluşabilecek postoperatif komplikasyonlar bakımından diğer obezite cerrahilerine nazaran daha avantajlıdır.
- Ameliyat sonrası kilo kaybı oranında başarılı bir cerrahi girişimdir.
- Yandaş hastalığa sahip olan obezite hastaları için en ideal cerrahi operasyonlardan biridir.
- Yeni ve küçük bir mide oluşturulduğu için kısacası mide hacmi küçültüldüğü için çok daha küçük porsiyonlarda yemek yersiniz. Siz isteseniz de eskiden olduğu gibi büyük porsiyonlar tüketemezsiniz. Bu da kilo kontrolüne yardımcı olur.
- Normalde mideden sonra hemen ince bağırsağa bağlantı vardır. Lakin yeni mideniz bağırsağınızın iki metre ilerisine bağlanacaktır. Bu sayede gıdaların sahip olduğu kaloriler ince bağırsaklarda tam emilime uğramaz. Kısacası kilo kaybının gerçekleşmesi ve kilo alımının yeniden olmasının engellenebilmesi için büyük bir destek almış olursunuz.
- Eski midenizden tüketilen gıdalar geçmeyeceği için atıl durumda kalacaktır. Bu da doğrudan tokluk hissinin sağlanmasına büyük katkı sunacaktır.
- Laparoskopik cerrahi tekniğiyle yani kapalı ameliyat tekniği kullanılarak gerçekleştirilir. Dolayısıyla ameliyat sonrası doku iyileşme süresi çok daha kısadır. Diğer cerrahi girişimlere göre daha kısa sürede taburcu edilir ve yaralarınız daha kısa sürede iyileşir.
- Cerrahi operasyon süresi diğer obez cerrahilerine göre daha kısa sürer.
- Yemek yeme isteğini ve oranını büyük ölçüde azaltır. Daha kolay – daha hızlı zayıflar ve sağlıklı beslenmeye alışmak daha kolaydır.
- Tip 2 şeker hastalığı gibi hastalıklarınız varsa obezite cerrahisinde en etkili bir operasyonu geçirmiş olursunuz.
Mini Gastrik Bypass Riskleri Nelerdir ?
Safra Reflüsü
Operasyon sonrası gelişebilen Safra Reflüsü ortaya çıkabilir. Oldukça nadir görülen risklerden biri olsa da hastanın yaşam kalitesini azaltabilmektedir.
Safra reflüsünü tedavi edebilmek için mide koruyucu ilaçlar kullanılmaktadır. Eğer hastanın şikayeti çok fazla ise o zaman cerrahi girişim uygulanabilir.
Mide Ülseri
Safra Reflüsü şikayetinin şiddetli ve uzun dönemli yaşandığı hastalarda ortaya çıkabilmektedir. Oldukça nadir rastlanan bir risktir.
Mide ülseri mide – bağırsak bağlantı noktasında oluşabilir. Mide koruyucu şuruplar, tabletlerle takip edilmektedir. Bunun yanı sıra endoskopik inceleme ile de takip edilir. Eğer 3 ay içerisinde düzelme yaşanmaz ise cerrahi girişim gerekli olabilir.
Dumping Sendromu
Diğer obezite cerrahilerinde de oluşabilecek bir risktir. Hasta beslenmesine dikkat ederse ortaya çıkmaz. Hasta yoğun karbonhidratlı gıdalar aldığında meydana gelebilir. Bu durumda mideden bağırsaklara daha fazla sıvı geçişi meydana gelir.
Fazla sıvıyla bağırsaklar şişebilir ve gerilebilir. Bunun yanı sıra damarlarda sıvı düşüşü yaşandığı için de hastanın tansiyonunda düşme meydana gelebilir. Neticesinde de mide bulantıları, kusmalar ve hasta bayılması gözlemlenebilir.
Dumping sendromu nadir olsa da hastanın karbonhidrat ağırlıklı beslenmemesi gerekmektedir. Beyaz ekmek, beyaz un, makarna, hamur işi lezzetler ve tuzlu kurabiyeler gibi karbonhidrat ağırlıklı besinlerden mümkün mertebe kaçınmalıdır.
Mini Gastrik Bypass Sonrası Beslenme Süreci
- Operasyondan 3 – 4 saat sonra ayağa kaldırılacak ve yavaş adımlarla yürütüleceksiniz. 24 saat geçtikten sonra da iki hafta boyunca devam edecek olan sıvı beslenme süreciniz başlayacaktır.
- Süreç tamamen bariatrik diyetisyenlerle programlaştırılacak ve planlanan diyetlere uymanız gerekecektir.
- İlk iki haftanın ardından diğer iki haftalık püreli beslenmeye geçeceksiniz. Gıdaları püre haline getirerek tüketebileceksiniz. Lakin yine de sıvı ağırlıklı beslenmeye ek olarak püreli gıdalar tüketeceksiniz.
- İkinci iki haftadan itibaren başlayan püreli beslenmeden sonra 3. aybaşıyla birlikte normal gıdalara geçebileceksiniz. Bu süreçten itibaren diyetisyeninizin önerdiği programlara uymalı, aşırı karbonhidrat alımından, yağ tüketiminden mümkün mertebe uzak durmalısınız. Bilhassa rafine edilmiş yağlar ve şekerler grubunda yer alan maddelere dikkat etmelisiniz.
Mini Gastrik Bypass Fiyatları Nasıl Belirlenir ?
- Hastanenin yetkinliği, uzmanlığı
- Uygulayıcı doktorun deneyimi
- Kullanılan materyaller, ilaçlar
- Hastanın genel durumu gibi gerçekleştirilen ön muayenenin ardından fiyatlar net olarak verilecektir.