İnsanlar genel olarak çoğu hastalığa alışmış durumda. Artık birisi bir hastalığa yakalandığında veya çevresinde hasta birini gördüğünde şaşırmamaya başladı.
Hastalıklar normal, tedavi edilebilir, kontrol altına alınabilir ve fark edilebilir hale geldi. Ancak bazı hastalıklar var ki, alışılmışın dışındalar. Sık görülen hastalıklara hepimiz alışsak da, osteoporoz yani kemik erimesi hastalığı her gün görebileceğimiz bir şey değil.
Nadir bir hastalık olmasa da diyabet, kalp ve damar hastalıkları, grip, nezle gibi hastalıklara nazaran toplumun hakkında daha az bilgi sahibi olduğu bir hastalık. Bu nedenle farkındalık oluşturmak ve kafanızdaki sorulara yanıt vermek istiyoruz.
“Osteoporoz nedir?”, “Osteoporoz belirtileri nelerdir?”, “Osteoporoz nasıl tedavi edilir?” Sorularının cevabını sizlere bugün burada vereceğiz.
Yazı İçeriği
Osteoporoz Nedir?
Gelelim “Osteoporoz Nedir?” sorusuna. Halk arasında kemik erimesi olarak da bilinen osteoporoz, kemiklerde bulunan mineral yoğunluğunun azalmasına bağlı olarak kemiklerin zayıflaması ve kırılganlaşması olarak tanımlanabilir.
Yüksek miktarda kalsiyum içerek kemiklerin yapımı, doğumdan 20’li yaşların sonlarına kadar devam eder. Adolesan dönem olarak kabul edilen bu dönemin ardından kemik yapımı ile kemik yıkımı, aynı seviyeye gelerek eşitlenir.
30’lu yaşlardan itibaren kemik yıkımı başlar. Bu yüzden bu yaştan sonra kalsiyum ve D vitamini alınarak, kemik kütlesi desteklenmelidir. Bir tür iskelet sistemi hastalığı olan osteoporoz, sıklıkla 45 yaş üzerindeki kişilerde ve erkeklere kıyasla kadınlarda daha fazla görülür.
Erken evrede kişinin hayatında belirgin bir fark yaratmayan kemik erimesi, yaşın ilerlemesiyle birlikte kemiklerde hasarlanmaya neden olur. Osteoporoz halk arasında kemik erimesi olarak tanımlansa da aslında kemiğin erimesi değil, kemik yoğunluğu azalması olarak bilinmelidir.
Bu yoğunluğun azalmasındaki etkenlerden birisi, kemik içindeki oluklarda büyüme gerçekleşmesidir. Bu ve bu tarz durumlar kemik sertliğini etkilediği için kemikler daha kırılgan hale gelmektedir.
Zaman ilerledikçe insanlığın yaşam süresi uzamıştır. Bu uzayan yaşam süresi boyunca kemik erimesi adı verilen osteoporoz, en yaygın kemik hastalığı olarak bilinmektedir. Bilek, omur ve kalça bölgelerini daha fazla etkiler. Bu bölgelerde bulunan osteoporoz kendini daha çabuk belli eder.
Kemik yapısal olarak zayıfladığı ve güçsüzleştiği için, herhangi bir kırılma ve çatlamaya daha açık hale gelmektedir. Tedavi için öncelikle kemik erimesi seviyesinin belirlenmesi gerekir. Ardından uygun tedaviye başlanılabilir. Kemik erimesinde tedavi yöntemlerine başlanmadan önce, hastalık hakkında ayrıntılı bilgi edinilmesi gereklidir.
Sadece tedavi edilmesi tek kurtuluş değildir. Kemik erimesinin önüne de geçilebilir. Yalnız herhangi bir kırık veya çatlak vakasına rastlanmadığı sürece anlaşılmaz. Bu nedenle de sinsi bir hastalık olarak kabul edilir.
Nihayetinde yapmanız gereken şey 45 yaşını geçtiyseniz düzenli kontrole gitmektir. Böylece mevcut durumunuzu daha kolay anlayabilirsiniz. Özellikle de 65-70 yaş üzeri kadın ve erkekler risk grubunda oldukları için bu kontrolleri kesinlikle yaptırmalıdır.
Osteoporoz Belirtileri Nelerdir?
Osteoporoz sessiz, sinsi hastalık kategorisine girmektedir. Kemik içerisinde gözle görülemeyecek ufaklıkta kırıklar nedeniyle oluşan sırtta ve bel bölgesinde ağrı, boyun kısalmaya başlaması, yavaş yavaş kamburlaşan sırt ilk belirtiler olarak görülebilir.
Bu belirtileri ellerin bileklerinde, sırt bölgesinde, bel ve bel çevresinde, kaburgalarda ve kalça kısmında gözlemlenen kırıklar takip eder. Daha önceden de bahsettiğimiz üzere, 20’li yaşların ardından adolesan döneminin de bitmesiyle kemik yapımı süreci bitmiş olur.
Sürecin ardından artık kemiklerde yıkım da meydana gelmeye başlamış olur. Bu yıkım hızı artınca, zaman içerisinde osteoporoz dediğimiz hastalık ortaya çıkmış olur. Kemik erimesinde erken safhalar belirtisiz geçmektedir, en azından genel olarak bu yargı doğrudur.
Kemiklerde osteoporoz olup olmadığı kemik yoğunluğu ölçümü sırasında veya herhangi bir kırık, çatlama durumunda anlaşılabilir. Yaş da ilerledikçe, kemik erimesi bazı belirtiler gösterebilmektedir.
Yalnız bu dönemlerde oluşacak olan osteoporoz evresi bir şekilde ufak da olsa geri döndürülebilme kapasitesine sahiptir. Bu nedenle kişinin düzenli olarak kontrollere gitmesi gerekmektedir. “Osteoporoz belirtileri nelerdir?” sorusuna gelecek olursak, kemik erimesinde görülen belirtiler şu şekilde sıralanabilir:
- Sırtta, belde ve boyun bölgesinde ağrı
- Duruş ve postür bozukluğu
- Karın ve göğüs bölgesinde ağrı ve darlık
- Kambur duruş ve kamburlaşma
- Boyda kısalma
- Kemik ağrıları
- Basit darbelerde kırık ve çatlaklar oluşması
İskelet sistemimizde kemikleri doğrudan ilgilendiren temel hücreler bulunur. Bunlar osteoblast ve osteoklast hücreleridir. Osteoblast olarak adlandırılan hücrelerimiz, yeni kemik hücreleri üretiminde rol sahibidir.
Osteoklast hücrelerine gelirsek de, kemik dokusunda yenilenme oluşması için halihazırdaki hücreleri parçalama görevine sahiptir. Yaş ilerlemesiyle bu onarım ve yapım hızı ne yazık ki yıkım hızıyla denkleşemez. Sonuç olarak, yıkım hızı yapım hızını geçer ve kemik erimesi meydana gelmiş olur.
Özellikle farklı faktörler, yanlış beslenme, hareketsizlik buna eklendiğinde de osteoporoz ortaya çıkar. Kemik erimesine yol açan etkenlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:
- Genetik yatkınlık
- Cinsiyet
- Menopoza erken girilmesi
- Çok fazla doğum yapmak
- Kalsiyum eksikliği
- Gereğinden fazla egzersiz
- Hareketsiz yaşam
- Sigara
- Vegan olmak
- Laktoz intoleransı
- Çocukken yetersiz beslenme
Osteoporoz Nasıl Tedavi Edilir?
Gelelim en önemli kısımlardan birisine. Osteoporoz nasıl tedavi edilir? Size kısa ve öz bir şekilde, bu kemik erimesi hastalığının tedavi yöntemlerinden bahsedeceğiz. Tedavide ana odağımız kemik yapısının güçlenmesi, kırık ve çatlakların önüne geçilmesi, kemikte oluşan yıkımın önüne geçilmesi olacak.
Osteoporoz tedavisi için çeşit çeşit farklı ilaçlar bulunmaktadır. Bunlar kemik yıkımı oranını azaltan ve yapım oranını da arttıracak ilaçlardır. Kan ve idrar yoluyla yapılacak olan testler ile hastaların bu tedavilere uygunluğu ölçülmektedir.
Tedavi süreçleri ortalama 1 yıl süreyle devam ettirilmelidir. Ardından düzenli olarak yapılacak olan kontroller sayesinde de tedavinin devam ettirilip ettirilmeyeceği görülmektedir.
İlaçlar kişiden kişiye farklılık gösterdiği için, kişiye özel ilaçların bulunması gerekmektedir. Bu nedenle doğru ilaç ve tedavi yöntemine, yapılan kontroller ile karar verilmektedir. Tabi ki bir yandan da daha önce bahsettiğimiz gibi, kalsiyum ve D vitamini alımına devam ederek destek sağlanmalıdır.
Kişiden kişiye ve yaşa göre de değişen kalsiyum ihtiyacımız ortalama olarak 1200mg değerinde olmaktadır. Bu sayılar ortalama sayılardır ve kişiden kişiye değişebilir. D vitaminine gelirsek de bu sayılar 45 ng/ml ortalamasında alınmalıdır. Buna dayanarak D vitamini alımı kişiden kişiye değişerek, kişiye özel olarak hesaplanıp alınmalıdır.
Osteoporozda fiziksel olarak da tedavi görülmesi gerekir, bu da sürecin bir parçasıdır. Yapılan araştırmalara göre, düzenli egzersiz ve sporun da kemik yenilenmesine ve sağlığa olan faydaları gösterilmiştir.
Hafta içerisinde minimum 3 gün düzenli bir şekilde yürüyüşler yapmak ve ufak da olsa sporla ilgilenmek, kemik sağlığınızı korumanıza yardımcı olmaktadır. Yoga, plates, jimnastik gibi sporlar da osteoporoz tanısı konulmuş hastalar için iyi egzersiz çeşitleridir.
Duruşunuzu düzenleyen, esnekliğinizi arttıran, kemiklerinizi güçlendiren, metabolizmanızı hızlandıran, kaslarınızı çalıştıran ve daha nice faydası olan bu tarz sporları hayatınıza sokmanız önerilmektedir. Dans da kemik erimesine karşı çok faydalı bir spordur.
Vücudunuzu çeşitli hareketlerle aktive edip direnç hareketleri yapmanızı sağlar. İster tek başına isterse grup olarak yapılabilecek olan bu aktivite, kişinin psikolojisi için de olumlu bir etki yaratabilir. Her şeye rağmen unutulmamalıdır ki, bütün yapılacak fiziksel aktiviteler uzman bir doktorun kontrolü altında olmalıdır.
Ne yazık ki osteoporoz hastası insanlardaki postür bozukluğu, dengesizlik ve kaslardaki azalma nedeniyle düşme ve yaralanma vakaları daha fazladır. Bu nedenle hayat kalitesini arttırabilmek için özel ürünler üretilmektedir. Bu ürünlere de ulaşılıp, kullanılarak daha rahat bir günlük yaşam sağlanabilir.
Sıkça Sorulan Sorular
1- Osteoporoz ne demektir?
Osteoporoz bilinen adıyla kemik erimesi, kemiğin içeriğindeki mineral yoğunluğunun azalması sonucunda kemiklerin zayıflaması ve kırılgan hale gelmesidir. Kemik erimesinin ilk belirtisi genellikle sırt ağrısıdır. Daha çok 45 yaşından sonra başlayan kemik erimesi, kadınlarda daha sık olmak üzere hem kadınlarda hem erkeklerde görülmektedir. Yaşın ilerlemesi, menopoz, kalsiyum ve D vitamini eksikliği, kronik hastalıklar, kalıtım, hareketsiz yaşam gibi faktörler kemik erimesinin nedenleri olarak gösterilmektedir. Kemik erimesi tedavisinde kemik kütlesini korumak, ağrıyı gidermek ve kırık oluşumunu engellemek amaçlanmaktadır. Bu amaçla hastaya çeşitli ilaç tedavilerinin yanı sıra kalsiyum ve D vitamini takviyeleri de verilmektedir.
2- Osteoporoz belirtileri nelerdir?
Sinsi bir hastalık olan kemik erimesi, erken dönemde hiçbir bulgu vermeyebilir. Ancak ilerlediğinde ve kırıklar oluşmaya başladığında ağrılara sebep olur. Genellikle kemik erimesinin ilk belirtisi sırt ağrısıdır. Sırt ağrısının nedeni, sırt omurlarında oluşan küçük kırıklardır. Omurlardaki bu küçük kırıklar darbe veya düşme olmadan da gelişebilir. Kırıkların sayısının artışıyla da omurlarda çökme meydana gelir. Bu çökmelere bağlı olarak hastanın; omurgası öne doğru eğilir, sırtında kamburluk oluşur, boyu kısalır. Osteoporozda omur kemiklerinin yanı sıra kalça kemikleri, el bilekleri ve kaburga kemiklerinde de kırık görülme olasılığı artar.
3- Osteoporoz hangi vitamin eksikliğinde görülür?
Osteoporoz veya kemik erimesi; kemik dokularının çeşitli etkenler nedeniyle yapısında birtakım değişikliklerin görülmesi sonucu, sağlamlık ve doku organizasyonunu kaybetmesi anlamına gelir. Buna bağlı olarak gücünü zamanla kaybeden kemik dokuları, daha kırılgan ve zayıf hale gelerek çeşitli sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Vücudumuzdaki tüm sağlıklı doku ve organlarda olduğu gibi, kemik dokusu da belli bir mekanizma içinde canlılığını korur. Özellikle kemikte yapım olaylarından sorumlu hücrelerle yıkım olaylarını sağlayan hücreler arasındaki denge sayesinde, kemiklerimiz sürekli dayanıklılığını muhafaza edecek şekilde dinamik bir yapıya sahiptir. Bu dengede görülen çeşitli bozukluklar ise kemikteki olayların yıkım yönünde yer değiştirmesi ile sonuçlanarak osteoporoza neden olabilir.
4- Osteoporoz neden olur?
Kemik dokusu; osteoblast adı verilen kemik yapıcı hücreler ve osteoklast adı verilen yıkıcı hücrelerden oluşur. İskeleti oluşturan kemikler osteoblast hücrelerinin yapım yönündeki faaliyetleri ile osteoklast hücrelerinin yıkıcı özellikleri arasında sürekli bir denge içinde canlılığını devam ettirir. Çeşitli fiziksel aktiviteler veya dış etmenlere bağlı olarak kemiklere binen yüke göre, kemikteki doku yoğunluğu bu hücrelerin faaliyetleri ile düzenlenir. Örneğin, daha çok kullanılan uzuvları oluşturan kemiklere binen yük arttığında, osteoblastlara ait yapım süreci hızlanarak buradaki kemik dokuları güçlendirilir. Bu sayede, spor gibi fiziksel aktiviteler kemiklerdeki yapım olaylarını tetikleyerek kemiklerin daha güçlü ve dayanıklı hale gelmesini sağlar. Benzer şekilde, hareketsiz kalan bölgelerde yer alan kemik dokuları osteoklast aktivitesiyle zamanla zayıflamaya başlar. Tüm bu anlatılanlar çerçevesinde, kemik metabolizmasının sekteye uğradığı veya hormon dengesinin bozulduğu durumlarda kemiklerde görülen yıkım faaliyetlerinin artış göstermesine bağlı olarak kemik dokusu zamanla zayıflar. Kemik dokusunda zayıflamanın başladığı ilk evre osteopeni olarak adlandırılırken, klinik olarak belirti verecek seviyede ileri kemik erimesi durumuna osteoporoz adı verilir. Osteoporoz rahatsızlığının kemik kırığı gibi önemli belirtilere neden olduğu durumlarda, ciddi veya şiddetli osteoporozdan bahsedilebilir.
5- Osteoporoz ağrısı nasıl olur?
Osteoporoz; klinik pratikte altta yatan mekanizmaya bağlı olarak iki ana kategoriye ayrılır. Kemik dokusunun yaşla birlikte görülen metabolizmadaki azalmaya bağlı olarak zayıflama gösterdiği duruma senil veya tip 1 osteoporoz adı verilir. Kemik dokusundaki zayıflamanın hormon dengesindeki bozulmadan kaynaklandığı durum ise postmenopozal veya tip 2 osteoporoz olarak adlandırılır. Ayrıca, osteoporoz altta yatan neden bağlı olarak primer-sekonder ve etkilenen kemik dokusuna bağlı olarak trabeküler-kortikal gibi farklı sınıflara ayrılarak da incelenebilir.
6- Osteoporoz tedavisi nasıl yapılır?
Osteoporoz teşhisi konan hastalarda farklı bir durum olmadığı sürece, yani kırık oluşmamışsa koruyucu tedaviye başlanmaktadır. Koruyucu tedavide ana çıkış noktası hastayı aktif hale getirmek, egzersiz yapmasını sağlamaktır. Tempolu yürüyüşler kemiğin mevcut kuvvetini korumasını sağlar. Aktivite ve hareket sayesinde kişinin kasları geliştikçe, kemiklere gelen zorlayıcı kuvvetler de azaltılmış olur ve dolayısıyla kırık riski de düşer. Koruyucu ilaçlar ise osteoporoz döneminde görülen yıkımı azaltabilir ve dengeleyebilir. Bu tür ilaçlar hastanın yaş grubuna uygun olarak tedavide kullanılmaktadır. Ancak tek başına ilaç tedavisi yeterli değildir, tedavi programına düzenli egzersizler de eklenmelidir. İlerlemiş osteoporozda omurgasında kırıklar başlayan hastalarda bu kırıklara bağlı ağrıları azaltmak için bazı ek tedbirler alınmalıdır. Bunlar; düzenli egzersiz programları, korse tedavisi ve kemik çimentosu ya da bazı organik malzemelerle kemik içinin doldurulmasıdır. Son olarak; osteoporozu ilaç ve ilaç dışı yöntemlerle tedavi etmenin yanı sıra kişisel risk faktörlerini göz önünde bulundurarak osteoporozun ilerlememesi için önlemler alınmalıdır.