Obezite cerrahisinde sık uygulanan bir yöntem olan gastrik bypass ameliyatı kısıtlayıcı ve emilim bozukluğuna yol açan kombine bir yöntemdir.
Gastrik Bypass ameliyatı teknik olarak midenin küçük bir kese kalacak kadar küçültülmesi ve küçülen mideye ince bağırsağın belirli bir segmentten alıp yukarıya bağlantı yapılması ile oluşturulmaktadır.
Tüp mide ameliyatı gibi midenin geri kalanı çıkarılmamaktadır. Ancak kalan mideye yemek girişi de olmamaktadır. Midenin kalan kısmından besinlerin sindirimi ve emilimi için mide suları ve enzimler üretilmeye devam edilmektedir.
Böylece Gastric Bypass olan hastalar hem midenin küçültülmesinden dolayı daha az yemek yemekte ve daha az kalori almakta, hem de kalan küçük mideden direkt ince bağırsağa geçiş olduğu için alınan yüksek kalorili gıdaların emiliminde azalma yaratılır ve bu şekilde kilo kaybını da sağlamaktadır.
Dolayısıyla iki farklı mekanizma ile obezite sorunlarında kilo kaybı sağlanmaktadır.
Laparoskopik yöntem ile gerçekleştirilen gastrik bypass ameliyatlarından sonra ciltte derin bir kesi ve buna bağlı olarak ağrı olmamaktadır. Ameliyat genel anestezi altında yapılmaktadır ve ortalama 1 saat sürmektedir.
Ameliyattan önce geniş kapsamlı pre-op testler yapılmakla beraber göğüs hastalıkları, anestezi, psikiyatri, endokrinoloji birimleri ile görüşmeler yapılmaktadır.
Hastalara post-op 2. Günde kaçak testi yapılır ve hasta oral yolla beslenmeye başlanır. Ameliyattan sonra 3. gün hastalar taburcu olurlar.
Gastrik Bypass Ameliyatı Ne Kadar Sürer ?
Gastrit bypass ameliyatı süresi de yaklaşık olarak bir buçuk saattir. Bu ameliyatın öncesinde de hasta uzun bir süre tedavi edilebilir. Gerekli testler ve tetkikler tamamlandıktan sonra hasta ameliyata alınır.
Ameliyat sırasında küçük kesiler yapılır. Bazı doktorlar dikiş atma gereği duysa da bazıları buna gerek duymaz.
Ameliyat sonrasında hasta tüp mide ameliyatında olduğu gibi kaçak olup olmadığını anlamak için hastanede bekletilebilir. Sonrasında hasta bir süre sıvı ya da püre halindeki gıdayla beslenir.
Gastrik Bypass Ameliyatı Çeşitleri
RNY Gastrik bypass ameliyatı ve mini gastrik bypass ameliyatı olarak ikiye ayrılır. Gastrik bypass ameliyatlarının ortak amacı midenin küçültülmesi ve tüketilen gıdaların daha hızlı bağırsaklara ulaşmasını sağlamaktır. Böylece iki hedef birden sağlanmış olur.
Birinci hedef midenin küçültülmesiyle hastanın daha kolay tokluk hissine sahip olmasıdır. İkinci hedefse besinlerin daha hızlı bağırsak sindirimine geçmesiyle, besinlerdeki kalorilerin daha az elde edilmesi olayını temsil eder ki bu da kilo alımını sınırlamaktadır.
Mini gastrik bypass ameliyatlarında ise vücuttan herhangi bir parça kesilmemektedir. Bu nedenle hasta daha kısa sürede iyileşebilmektedir.
Operasyonda, alınan besinlerin mevcut kalori değerlerini düşürmek için doğrudan mide – ince bağırsağa daha kısa bir güzergah yolu temin edilir.
Tıpkı normal gastrik bypass ameliyatında ki hedefte budur. İkisinin arasındaki en belirgin fark vücuttan herhangi bir şeyin çıkartılmaması konusudur. Mini gastrik bypass operasyonundan sonra obezite hastası en az iki en fazla dört gün hastanede kalarak taburcu edilmektedir.
Gastrik Bypass Ameliyatı İle Kilo Verme
Tüp mide ameliyatı gibi gastrik bypass sonrası ilk iki ay çok hızlı kilo verilir. Hasta uzun bir süre kilo vermeye devam edecektir. İştah kaybı da devam edecektir. Ancak kilo alma gibi bir durum da az da olsa yaşanabilir.
Fazla karbonhidratlı ve sağlıksız beslenen hastalar tekrar kilo alabilir. Gastrik bypass ameliyatı sayesinde obezite ile mücadele eden hastalar iki yıl içerisinde 50 ya da 60 kilo verebilir
Gastri̇k Bypass Ameli̇yatının Avantajları Nelerdi̇r ?
Gastrik Bypass ameliyatı, bireylere eski güçlü iştah duygusu olmadan, küçük porsiyonlar uzun süreli kilo kontrolü sağlamak için mükemmel bir araçtır. Çoğu hasta için uzun vadede kilo kaybı ve kilonun korunması başarılıdır.
Kilo kaybına bağlı olarak başta Tip 2 diyabet olmakla beraber fazla kilonun yol açtığı yandaş hastalıklar için kalıcı çözüm oluşturur. Ameliyat sonrasında hastalar, fiziksel ve psikolojik anlamda memnuniyet yaşarlar.
Ri̇skleri̇ Ve Kompli̇kasyonları Nelerdi̇r ?
Herhangi bir cerrahi prosedür gibi, gastric bypass ameliyatının da olası riskleri ve komplikasyonları vardır. Bunlar nadirdir ve olmalarını önlemek için mümkün olan her şey yapılır. Komplikasyonların en bilinenler kaçak, kanama ve embolidir.
Bu riskler özellikle ameliyattan ilk 15 günde görülebilmektedir. Komplikasyonların belirtileri görüldüğünde hemen doktorunuza ulaşmanız komplikasyonların tedavi sürecini kısaltmakta ve tedavinin başarısını olumlu yönde etkilemektedir.
Zımba hattında meydana gelen kaçaklar bu ameliyatın en riskli komplikasyonudur. Kaçağın belirtileri yüksek ateş, şiddetli karın ağrısı, yüksek nabız, titreme halsizlik gibi bulgular meydana getirmektedir.
Doktorunuzun zamanında ve başarılı müdahaleleri olası kaçakların tedavisinde önemli rol oynamaktadır. Kaçağın tespit edilmesi ve tedavisi tecrübeli bir obezite cerrahı için oldukça kolaydır. Sadece süreç uzamaktadır.
Bir diğer risk ise emboli riskidir. Her ameliyatta emboli riski vardır; ancak obezite ameliyatlarında fazla kiloya bağlı olarak emboli oluşma riski daha fazladır .
Emboli riskinini önlemek için ameliyattan bir gün önce veya ameliyat günü kan sulandırıcı iğne başlanır ve hastalara emboli çorabı (varis çorabı) giydirilir.
Hasta ameliyat sonrasında emboli önleyici çorabı ve kan sulandırıcı iğnesini taburcu olduktan sonrada evinde on gün kadar kullanması gerekmektedir.
En sık görülebilen komplikasyon kanama komplikasyondur. Kanamanın gözlemlenmesi dren takibi ile çok kolaydır. Kanama olan hastalarda; halsizlik baş dönmesi ve tansiyon düşüklüğü olur. Kanamanın tedavisi, kanamanın miktarına göre sadece kan takviyesi ile hızlıca üstesinden gelinir.
Bunlar haricinde birde yetersiz beslenme ve emilimin azalmasına bağlı olarak vitamin- mineral eksiklikleri meydana gelebilir.
Hastaların ameliyat sonrasında düzenli olarak kan testlerini yaptırıp vitamin mineral eksiklikleri için doktorun reçetelendireceği ilaçları ve suplamentleri düzenli olarak kullanmaları gerekmektedir.
Hızlı gastrik boşalma olarakta adlandırılan ‘Dumping sendromu’, yiyeceklerin özellikle şekerin mideden ince bağırsağa çok hızlı bir şekilde geçtiğinde görülür.
Dumping sendromu yemekten 10 ile 30 dakika sonra görülür ve bireylerde karın ağrısı, kramp ve ishal gibi semptomlara yol açar.
Ameliyat sonrası beslenme değişiklikleri sendromunun önlenmesine yardımcı olur. Daha küçük öğünler yemeyi ve çok şekerli yiyecekleri sınırlama ile dumping sendromunun önüne geçilebilir.
Gastrik Bypass Ameliyatı Zararları Var Mıdır ?
Gastrik bypass ameliyatı son derece zararsız bir ameliyattır. Ciddi derecede obezseniz ve kilo vermede sorun yaşıyorsanız, sağlık uzmanınız gastrik bypass ameliyatı önerebilir. Tüm cerrahi prosedürler risk taşır.
Peki, gastrik bypass zararlı değil ise, karşılaşılması muhtemel yan etkiler nelerdir?
Bazı bariatrik cerrahi riskleri şunları içerir:
- Asit reflü,
- Anestezi ile ilgili riskler,
- Kronik bulantı ve kusma,
- Yemek borusu genişlemesi,
- Belirli yiyecekleri yiyememe,
- Enfeksiyon,
- Mide tıkanıklığı,
- Kilo alımı veya kilo verememe.
Gastri̇c Bypass Ameli̇yatı Sonrasında Beslenme Nasıl Olmalıdır ?
Gastric bypass ameliyatından sonra 2. Gün hastalara kaçak testi yapılır ve sonrasında 15 günlük sıvı diyet dönemine başlarız. 15 günlük sıvı diyet dönemini takiben 15 günlük püre ve sonrasında katı beslenmeye geçilir.
Diyet dönemleri diyetisyeniniz tarafından özenle anlatır. Postoperatif dönemde diyetisyenin rolü her hasta için son derece önemlidir. Hastaların bu diyet dönemlerine uyumu komplikasyonların önüne geçilmesindeki en önemli unsurdur.
Küçük lokmalarla, çok iyi çiğneyerek ve yavaş yavaş yemek yeme alışkanlığı edinme konusunda hastaların ustalaşması gerekmektedir.
Beslenmede bir diğer kural da katı- sıvı ayrımı yapmaktır. Yiyecekler ve içecekler arasına minimum 30 dk zaman konulmadır. Böylelikle besin yetersizlikleri önlenir ve mide genişlemesi önlenir.
Ameliyattan sonra karbonhidrat, protein ve yağ oranı iyi ayarlanmış, liften zengin beslenme programlarına uyum önemlidir.
Beslenme yeterliliği ve ameliyat sonrası yara iyileşmesi için yaklaşık 60-80 g günlük protein önerilir. Bu miktarda proteini karşılayacak gıda kaynakları kişinin tolerasyonuna göre değişkenlik gösterebilir.
Zamanla tolerasyon artar ve protein içeren gıda kaynaklarının tüketimi genişler. Ayrıca bu ameliyattan sonra demir, kalsiyum gibi mineralleri ve B vitamini eksiklikleri sıklıkla görülür ve demir eksikliği anemisine, osteoporoza neden olabilir.
Besleyici bir diyete ek olarak potansiyel eksiklikleri önlemek için B kompleks ve multivitaminlerle takviye gerekebilir.
Hastaların dumping sendromunun meydana getirdiği kramplar, ishal gibi semptomları ve geri kilo alımını önlemek için şekerli ve kalorisi yüksek besinleri sık tüketmek gibi eski alışkanlıklardan vazgeçip, kendilerine yeni sağlıklı beslenme alışkanları edinmeleri gereklidir.