Tüp mide ameliyatı nedir? Mide küçültme ameliyatı, halk arasında genellikle tüp mide ameliyatı olarak bilinen Sleeve gastrektomi ameliyatı obezite cerrahi ameliyatları arasında en çok başvurulancerrahi yöntemdir.
Mide bandı ve gastrik bypass ameliyatlarına nazaran komplikasyon riski en düşük ameliyat türü olması ve hastanın ameliyat sonrası süreçte ömür boyu konfor düzeyini üst düzeyde tuttuğundan tüm dünyada kendisini bu konuda geliştirmiş cerrahlar tüp mide ameliyatını uzun yıllar önce tercih edip ağırlıklı olarak bu ameliyatı yapmaktadırlar.
Tüp mide ameliyatı, aşırı kilolu veya obez olan kişilerin sağlıklı bir şekilde kilo vermek için yapılan bir cerrahi işlemdir. Mide ameliyatının farklı türleri vardır, ancak en yaygın olanları tüp mide ameliyatıdır. Bu ameliyatta midenin büyük bir kısmı çıkarılır ve gıda alım kapasitesi azaltılır.
Laparoskopik yöntem ile yapılan tüp mide ameliyatlarında karına 4 delikten küçük kesiler ile girilir ve midenin yaklaşık % 80 ini çıkarılır.
Ghrelin hormonu (iştah hormonu) ağırlıklı olarak salgılandığı midenin fundus bölümü çıkarılmış olur böylelikle ameliyattan sonra bireylerin iştahları kesilir.
Bununla beraber midenin hacmi oldukça küçülür ve yemek porsiyonları da ufalmış olur. Böylelikle ameliyattan sonra hızlıca kilo verilmeye başlanır.
Tüp Mide Ameliyatı Nedir?
Tüp mide ameliyatı, aşırı kilolu veya obez olan kişilerin kilo vermesine yardımcı olan bir cerrahi yöntemdir. Tüp mide ameliyatında, midenin büyük bir bölümü alınır ve geriye sadece bir muz büyüklüğünde bir kısım kalır. Bu kısım, tüp şeklinde bir mide oluşturur. Bu sayede, kişi daha az yiyecek yiyebilir ve daha çabuk doyabilir.
Tüp mide ameliyatının bir diğer avantajı da, midenin alınan bölümünün iştahı etkileyen bazı hormonları salgılamasını engellemesidir. Bu hormonlardan biri ghrelin adı verilen açlık hormonudur. Ghrelin, beyne açlık sinyalleri gönderir ve yemek yeme isteğini arttırır. Tüp mide ameliyatı, ghrelin seviyesini düşürerek kişinin daha az aç hissetmesini sağlar.
Tüp mide ameliyatı, genellikle laparoskopik olarak yapılır. Laparoskopik ameliyat, karnın küçük deliklerden girilerek yapılan bir ameliyat türüdür. Bu ameliyatta, doktor kamera ve cerrahi aletleri içeren ince bir tüpü (laparoskop) karnın içine sokar. Laparoskop, doktorun midenin bir kısmını kesip çıkarmasına yardımcı olur.
Tüp mide ameliyatı, geri dönüşü olmayan bir ameliyattır. Yani, midenin alınan kısmı geri konulamaz. Bu nedenle, bu ameliyatı yaptırmadan önce iyi düşünmek gerekir. Ayrıca, bu ameliyatın başarılı olması için kişinin yaşam tarzında da değişiklikler yapması gerekir. Örneğin, kişi daha sağlıklı beslenmeli, düzenli egzersiz yapmalı ve doktorunun tavsiyelerine uymalıdır.
Tüp mide ameliyatı, obezite tedavisinde kullanılan cerrahi bir yöntemdir. Obezite, vücut kitle indeksinin 30’un üzerinde olması durumudur. Obezite, kalp hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, eklem sorunları gibi pek çok sağlık problemine yol açabilir. Obezite tedavisinde, diyet, egzersiz, ilaç gibi yöntemlerin yanı sıra, cerrahi ve endoskopik yöntemler de kullanılabilir. Tüp mide ameliyatı, endoskopik yöntemler arasında en basit ve en az riskli olanıdır.
Tüp mide ameliyatı, midenin büyük bir kısmının çıkarılması ve kalan midenin tüp şeklinde küçültülmesi işlemidir. Bu işlem, midenin gıda alım kapasitesini azaltır ve kişinin daha az yemek yemesini ve daha çabuk doymasını sağlar. Ayrıca, midenin çıkarılan kısmı, açlık hormonu olarak bilinen ghrelini salgıladığı için, tüp mide ameliyatı iştahı da azaltır ve metabolizmayı hızlandırır. Böylece, tüp mide ameliyatı hem kısıtlayıcı hem de metabolik bir etkiye sahiptir.
Tüp mide ameliyatı, laparoskopik olarak yani kapalı ameliyat yöntemiyle yapılır. Bu yöntemde, karın duvarına küçük delikler açılır ve bu deliklerden endoskop adı verilen ince ve esnek bir tüp ile cerrahi aletler sokulur. Endoskop, midenin içini görüntüleyen bir kamera içerir. Endoskop ve cerrahi aletler yardımıyla, midenin yaklaşık yüzde 80’i kesilir ve çıkarılır. Kalan mide, ince uzun bir tüp haline getirilir ve dikişlerle kapatılır. Bu işlem sırasında, hasta genel anestezi altındadır, yani uyutulur. İşlem sonrasında, hasta birkaç saat dinlendirilir ve herhangi bir sorun olmadığı görülürse taburcu edilir.
Tüp mide ameliyatı, herkese uygulanabilen bir yöntem değildir. Tüp mide ameliyatı yaptırmak isteyen kişilerin, bazı kriterlere uygun olması gerekir. Bu kriterler şunlardır:
Vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde veya 35-40 arasında olmalıdır. Vücut kitle indeksi 35-40 arasında olanlar, obeziteye bağlı şeker hastalığı, yüksek tansiyon, uyku apnesi gibi sağlık sorunlarına sahip olmalıdır.
• Tüp mide ameliyatı öncesi ve sonrası diyetisyen kontrolünde olmalıdır. Tüp mide ameliyatı, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz alışkanlığı kazanmak için bir destek yöntemidir, tek başına yeterli değildir.
• Tüp mide ameliyatı sonrası egzersiz programına uymalıdır. Tüp mide ameliyatı, kilo kaybını hızlandırmak ve kas kütlesini korumak için fiziksel aktivite gerektirir.
• Tüp mide ameliyatı sonrası 6 ay boyunca sigara ve alkol kullanmamalıdır. Sigara ve alkol, tüp mide ameliyatı işleminin etkinliğini azaltabilir ve mide sağlığını bozabilir.
• Tüp mide ameliyatı sonrası 6 ay boyunca aspirin, kan sulandırıcı, anti-inflamatuar ilaçlar kullanmamalıdır. Bu ilaçlar, tüp mide ameliyatı işleminden sonra mide kanaması riskini artırabilir.
• Tüp mide ameliyatı sonrası 6 ay boyunca karbonatlı içecekler, gazlı içecekler, çay, kahve, çikolata, baharatlı yiyecekler tüketmemelidir. Bu yiyecek ve içecekler, tüp mide ameliyatı işleminden sonra mide asidini artırabilir ve mide rahatsızlıklarına neden olabilir.
Tüp mide ameliyatı, kilo verme yöntemlerinden biridir, ancak tek başına yeterli değildir. Tüp mide ameliyatı yaptıran kişilerin, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz alışkanlığı kazanmaları gerekir. Tüp mide ameliyatı, mideye uygulanan botulinum toksininin etkisi 4 ile 6 ay arasında sürer. Bu süre sonunda, tüp mide ameliyatı tekrarlanabilir veya farklı bir yönteme geçilebilir. Tüp mide ameliyatı, herhangi bir yan etkisi olmayan güvenli bir yöntemdir.
Tüp Mide Ameliyatı Nedir ve Kimlere Uygulanır?
Obezite, günümüzde dünya genelinde yaygın bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Obezite, vücutta aşırı yağ birikmesi sonucu oluşan ve birçok hastalığa zemin hazırlayan bir durumdur. Obezite, kalp-damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, karaciğer yağlanması, uyku apnesi, eklem ağrıları, depresyon gibi pek çok sağlık problemine neden olabilir. Obezite, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz etkileyebilir.
Obezite, beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite düzeyi, genetik faktörler, hormonal bozukluklar, psikolojik sorunlar gibi pek çok etkene bağlı olarak gelişebilir. Obezite tedavisinde, ilk olarak yaşam tarzı değişiklikleri, diyet ve egzersiz programları, ilaç tedavisi gibi konservatif yöntemler denenir. Ancak bu yöntemler yeterli sonuç vermeyen veya ciddi sağlık riskleri taşıyan hastalarda, cerrahi müdahale gerekebilir.
Cerrahi müdahale, obezite tedavisinde son çare olarak görülmeli ve hastanın durumuna, beklentilerine, risklerine göre uygun bir yöntem seçilmelidir. Cerrahi müdahale, sadece kilo kaybını değil, aynı zamanda obeziteye bağlı hastalıkların iyileşmesini ve yaşam kalitesinin artmasını sağlar. Cerrahi müdahale, hastanın yaşam boyu takip ve destek almasını, beslenme ve egzersiz alışkanlıklarını değiştirmesini gerektirir.
Cerrahi müdahale yöntemleri, kısıtlayıcı ve malabsorptif olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Kısıtlayıcı yöntemler, midenin hacmini küçülterek kişinin daha az yemesini sağlar. Malabsorptif yöntemler, bağırsakların bir kısmını devre dışı bırakarak besinlerin emilimini azaltır. Bazı yöntemler ise hem kısıtlayıcı hem de malabsorptif etkiye sahiptir.
Tüp mide ameliyatı, kısıtlayıcı bir yöntemdir. Bu ameliyatta, midenin yaklaşık %80’i çıkarılır ve geriye muz şeklinde bir tüp kalır. Bu tüp, yaklaşık 100-150 ml hacme sahiptir ve normalde 1,5-2 litre olan mide hacmini büyük ölçüde azaltır. Bu sayede, kişi daha az yiyerek daha çabuk doyar ve daha uzun süre tok kalır. Ayrıca, midenin çıkarılan kısmı, açlık hormonu olarak bilinen ghrelini salgılar. Bu hormonun azalması, iştahı ve yeme isteğini baskılar.
Tüp mide ameliyatı, laparoskopik olarak yapılır. Laparoskopik cerrahi, karın duvarına küçük delikler açılarak, özel aletler ve kamera yardımıyla yapılan bir cerrahi yöntemdir. Bu yöntem, açık cerrahiye göre daha az kanama, enfeksiyon, ağrı, yara izi, iyileşme süresi gibi avantajlar sunar.
Tüp mide ameliyatı, vücut kitle indeksi 40 kg/m2’nin üzerinde olan veya 35-40 kg/m2 arasında olup obeziteye bağlı hastalıkları olan hastalara uygulanabilir. Ayrıca, vücut kitle indeksi 50 kg/m2’nin üzerinde olan süper obez hastalarda, ilk aşama olarak tüp mide ameliyatı yapılabilir. Bu hastalarda, tüp mide ameliyatı ile kilo kaybı sağlandıktan sonra, ikinci aşama olarak daha etkili bir yöntem olan duodenal switch ameliyatı yapılabilir.
Tüp mide ameliyatı, obezite cerrahisinin en yaygın uygulanan yöntemidir. Bu yöntemin başarı oranı, hastanın uyumuna, takibe, beslenme ve egzersiz programına bağlıdır. Genellikle, hastaların %60-70’i fazla kilolarının %60-70’ini kaybederler. Bu kilo kaybı, obeziteye bağlı hastalıkların iyileşmesine veya ortadan kalkmasına yol açar. Örneğin, diyabet hastalarının %80’i, hipertansiyon hastalarının %60’ı, uyku apnesi hastalarının %85’i, kolesterol hastalarının %70’i ameliyat sonrası ilaç kullanmaya gerek duymazlar.
Tüp mide ameliyatının komplikasyon oranı, diğer cerrahi yöntemlere göre daha düşüktür. Ancak her cerrahi işlemde olduğu gibi, bu ameliyatta da bazı riskler vardır. En sık görülen komplikasyonlar, kanama, enfeksiyon, kaçak, darlık, reflü, vitamin ve mineral eksikliği, saç dökülmesi, böbrek taşı, deri sarkması, kilo geri alımı gibi durumlardır. Bu komplikasyonların önlenmesi veya tedavisi için, hastanın doktorunun önerilerine uyması, düzenli takip ve test yaptırması, dengeli ve sağlıklı beslenmesi, egzersiz yapması, vitamin ve mineral takviyesi alması gerekir.
Tüp mide ameliyatı, obezite tedavisinde etkili ve güvenli bir yöntemdir. Ancak bu yöntem, bir mucize değildir. Hastanın kilo vermesi ve sağlıklı kalması için, ameliyat öncesi ve sonrası yaşam tarzı değişiklikleri yapması, doktorunun ve diyetisyenin önerilerine uyması, psikolojik destek alması şarttır. Tüp mide ameliyatı, hastaya yeni bir başlangıç sunar, ancak bu başlangıcın devam ettirilmesi hastanın elindedir.
Tüp Mide Ameliyatı Neden Yapılır?
Tüp mide ameliyatı neden yapılır? Tüp mide ameliyatı obezite cerrahisinde en etkili prosedürlerden biridir: altı ay sonra hasta fazla kilosunun yaklaşık yarısını ve bir yıl sonra fazla kilosunun yaklaşık % 70’ini kaybetmeyi bekleyebilir.
Mide küçültüldüğünde, hasta kendini tok ve doymuş hissetmek için daha az yiyeceğe ihtiyaç duyacağından normalden daha az yemek yiyecektir. Hastanın midenin yeni boyutuna alışması için porsiyon boyutlarını ayarlaması ve yeme alışkanlıklarını ayarlaması gerekir.
Bir beslenme planı sağlanır ve kesinlikle uyulmalıdır. Sürekli kilo vermeyi sağlamak için cerrahi tek başına yeterli değildir ve diyet ile yeme alışkanlıklarındaki uzun vadeli değişiklikler, düzenli egzersiz ile birleştirilmelidir.
İşlem genellikle laparoskopik olarak yapılır ancak hastanın durumuna göre açık ameliyat olarak da yapılabilir. Bir kesi yapılır ve mide ilk önce zımbalanır ve bölünerek büyük bir kısmı (genellikle yarısından fazlası) alınır.
Midenin bir kısmı çıkarıldığında, süreç geri döndürülemez ve bu nedenle kalıcı bir çözümdür. Tüp mide ameliyatından sonraki iyileşme süresi hastadan hastaya değişir, ancak çoğu kişinin yaklaşık 2 hafta evde iyileşmeden önce 2-3 gün hastanede kalması gerekir. Sıkı bir beslenme planı izlenmelidir.
Tüp mide ameliyatı, obeziteye bağlı olarak oluşan sağlık sorunlarının tedavisinde kullanılan bir cerrahi prosedürdür. Bu ameliyat, mide hacmini küçülterek kişinin daha az yemek yemesini sağlar ve dolayısıyla kilo kaybını destekler. Tüp mide ameliyatı, obezitenin neden olduğu hastalıklar için etkili bir yöntemdir.
Tüp mide ameliyatı, tıbbi olarak gastrik bypass veya mide bantı olarak da adlandırılır. Bu ameliyat genellikle obezite tedavisi için uygulanır. Obezite, sağlık üzerinde ciddi etkilere sahip olabilen bir durumdur ve tüp mide ameliyatı, kilo verme sürecini destekler.
Tüp mide ameliyatı neden yapılır sorusuna detaylı bir şekilde cevap vermek gerekirse, aşağıdaki durumlar tüp mide ameliyatının uygulanmasını gerektirebilir:
1. Obezite: Vücut kitle indeksi (VKİ) 40’ın üzerinde olan kişilerde veya VKİ’si 35’in üzerinde olan ve obeziteye bağlı sağlık sorunları olan kişilerde tüp mide ameliyatı önerilebilir.
2. Obeziteye Bağlı Sağlık Sorunları: Obezite, diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, kalp hastalıkları gibi birçok sağlık sorununa neden olabilir. Tüp mide ameliyatı, bu tür sağlık sorunlarının tedavisinde etkili olabilir.
3. Diğer Kilo Verme Yöntemlerinin Başarısız Olması: Diyet, egzersiz ve diğer kilo verme yöntemleriyle kilo verme başarısız olduğunda tüp mide ameliyatı bir seçenek haline gelebilir.
Tüp mide ameliyatı, cerrahi bir işlem olduğu için ciddi bir karar gerektirir. Bu nedenle ameliyat öncesinde detaylı bir değerlendirme süreci yaşanır. Bu süreçte hastanın fiziksel durumu, obeziteye bağlı sağlık sorunları, psikolojik durumu ve ameliyat sonrası yaşam tarzı gibi faktörler göz önünde bulundurulur.
Ameliyat öncesinde hasta, operasyonun riskleri ve potansiyel komplikasyonları konusunda bilgilendirilir. Ayrıca ameliyat sonrası beslenme düzeni ve yaşam tarzı değişiklikleri hakkında da detaylı bilgi alır. Tüp mide ameliyatı sonrasında hasta, yaşam tarzı değişiklikleri yaparak kilo verme sürecine devam etmelidir.
Tüp mide ameliyatının obezite ve obeziteye bağlı sağlık sorunları üzerindeki olumlu etkileri bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Ancak her cerrahi işlemde olduğu gibi tüp mide ameliyatının da riskleri vardır. Bu riskler arasında enfeksiyon, kanama, beslenme eksiklikleri, reflü gibi komplikasyonlar yer alabilir.
Tüp mide ameliyatı obezite ve obeziteye bağlı sağlık sorunlarının tedavisinde etkili bir yöntem olabilir. Ancak bu kararın alınmadan önce detaylı bir şekilde değerlendirilmesi ve uzman hekimlerden destek alınması önemlidir. Ameliyat sonrasında da hastanın doktorunun önerdiği beslenme düzenine uyarak ve düzenli egzersiz yaparak sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemesi gerekmektedir.
Obezite, günümüzde dünya genelinde yaygın bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Obezite, vücutta aşırı yağ birikmesi sonucu oluşan ve birçok hastalığa zemin hazırlayan bir durumdur. Obezite, kalp-damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, karaciğer yağlanması, uyku apnesi, eklem ağrıları, depresyon gibi pek çok sağlık problemine neden olabilir. Obezite, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz etkileyebilir.
Obezite, beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite düzeyi, genetik faktörler, hormonal bozukluklar, psikolojik sorunlar gibi pek çok etkene bağlı olarak gelişebilir. Obezite tedavisinde, ilk olarak yaşam tarzı değişiklikleri, diyet ve egzersiz programları, ilaç tedavisi gibi konservatif yöntemler denenir. Ancak bu yöntemler yeterli sonuç vermeyen veya ciddi sağlık riskleri taşıyan hastalarda, cerrahi müdahale gerekebilir.
Cerrahi müdahale, obezite tedavisinde son çare olarak görülmeli ve hastanın durumuna, beklentilerine, risklerine göre uygun bir yöntem seçilmelidir. Cerrahi müdahale, sadece kilo kaybını değil, aynı zamanda obeziteye bağlı hastalıkların iyileşmesini ve yaşam kalitesinin artmasını sağlar. Cerrahi müdahale, hastanın yaşam boyu takip ve destek almasını, beslenme ve egzersiz alışkanlıklarını değiştirmesini gerektirir.
Cerrahi müdahale yöntemleri, kısıtlayıcı ve malabsorptif olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Kısıtlayıcı yöntemler, midenin hacmini küçülterek kişinin daha az yemesini sağlar. Malabsorptif yöntemler, bağırsakların bir kısmını devre dışı bırakarak besinlerin emilimini azaltır. Bazı yöntemler ise hem kısıtlayıcı hem de malabsorptif etkiye sahiptir.
Tüp mide ameliyatı, kısıtlayıcı bir yöntemdir. Bu ameliyatta, midenin yaklaşık %80’i çıkarılır ve geriye muz şeklinde bir tüp kalır. Bu tüp, yaklaşık 100-150 ml hacme sahiptir ve normalde 1,5-2 litre olan mide hacmini büyük ölçüde azaltır. Bu sayede, kişi daha az yiyerek daha çabuk doyar ve daha uzun süre tok kalır. Ayrıca, midenin çıkarılan kısmı, açlık hormonu olarak bilinen ghrelini salgılar. Bu hormonun azalması, iştahı ve yeme isteğini baskılar.
Tüp mide ameliyatı, laparoskopik olarak yapılır. Laparoskopik cerrahi, karın duvarına küçük delikler açılarak, özel aletler ve kamera yardımıyla yapılan bir cerrahi yöntemdir. Bu yöntem, açık cerrahiye göre daha az kanama, enfeksiyon, ağrı, yara izi, iyileşme süresi gibi avantajlar sunar.
Tüp mide ameliyatı, vücut kitle indeksi 40 kg/m2’nin üzerinde olan veya 35-40 kg/m2 arasında olup obeziteye bağlı hastalıkları olan hastalara uygulanabilir. Ayrıca, vücut kitle indeksi 50 kg/m2’nin üzerinde olan süper obez hastalarda, ilk aşama olarak tüp mide ameliyatı yapılabilir. Bu hastalarda, tüp mide ameliyatı ile kilo kaybı sağlandıktan sonra, ikinci aşama olarak daha etkili bir yöntem olan duodenal switch ameliyatı yapılabilir.
Tüp mide ameliyatı, obezite cerrahisinin en yaygın uygulanan yöntemidir. Bu yöntemin başarı oranı, hastanın uyumuna, takibe, beslenme ve egzersiz programına bağlıdır. Genellikle, hastaların %60-70’i fazla kilolarının %60-70’ini kaybederler. Bu kilo kaybı, obeziteye bağlı hastalıkların iyileşmesine veya ortadan kalkmasına yol açar. Örneğin, diyabet hastalarının %80’i, hipertansiyon hastalarının %60’ı, uyku apnesi hastalarının %85’i, kolesterol hastalarının %70’i ameliyat sonrası ilaç kullanmaya gerek duymazlar.
Tüp mide ameliyatının komplikasyon oranı, diğer cerrahi yöntemlere göre daha düşüktür. Ancak her cerrahi işlemde olduğu gibi, bu ameliyatta da bazı riskler vardır. En sık görülen komplikasyonlar, kanama, enfeksiyon, kaçak, darlık, reflü, vitamin ve mineral eksikliği, saç dökülmesi, böbrek taşı, deri sarkması, kilo geri alımı gibi durumlardır. Bu komplikasyonların önlenmesi veya tedavisi için, hastanın doktorunun önerilerine uyması, düzenli takip ve test yaptırması, dengeli ve sağlıklı beslenmesi, egzersiz yapması, vitamin ve mineral takviyesi alması gerekir.
Tüp mide ameliyatı, obezite tedavisinde etkili ve güvenli bir yöntemdir. Ancak bu yöntem, bir mucize değildir. Hastanın kilo vermesi ve sağlıklı kalması için, ameliyat öncesi ve sonrası yaşam tarzı değişiklikleri yapması, doktorunun ve diyetisyenin önerilerine uyması, psikolojik destek alması şarttır. Tüp mide ameliyatı, hastaya yeni bir başlangıç sunar, ancak bu başlangıcın devam ettirilmesi hastanın elindedir.
Tüp Mide Ameliyatı Ne Kadar Sürer?
Tüp mide ameliyatı bir buçuk ya da iki saat sürebilir. Ameliyat küçük de kesilerle yapılır ve dikiş atılmasına da gerek vardır. Mide küçültme genel anestezi ya da lokal anestezi yöntemiyle yapılır ve hasta ameliyat sırasında acı çekmez.
Tüp mide ameliyatı için öncesinde bazı testler ve belirli bir süre gerekir. Bazen hastaların belirli bir kiloya düşmesini beklemek gerekir. Ameliyat sonrasında da midede kaçak olup olmadığını anlamak için hasta bir ya da iki gün hastanede kalabilir.
Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Zayıflama
Tüp mide ameliyatı sonrasındaki ilk iki ay bazı hastalar on beş kiloya varan bir kilo kaybı yaşayabilir. Bazı hastalar ameliyattan sonraki ilk iki yılda 60 kilo kadar vermiş olabilir.
Ömür boyu etkisi devam eden bir ameliyat olmasa bile tekrar kilo alma durumu ise hastaların sadece yüzde onunda görülür. Bu durum da yine sağlıksız beslenme ve olumsuz yaşam koşulları ile bağlantılı olarak gelişir.
Tüp Mi̇de Ameli̇yatı Ki̇mlere Yapılır ?
Tüp Mi̇de Ameliyatının Avantajları Nelerdi̇r ?
Obezite hastalarının kalp hastalığı, diyabet ve diyabete bağlı komplikasyonlara yakalanma riskleri çok yüksektir. Yanı sıra yüksek kolesterol hipertansiyon uyku apnesi gibi hayatı olumsuz etkileyen bir çok yandaş rahatsızlıklar ile baş etmek durumundadırlar.
Tüp mide ameliyatı ile hızlıca kilo veren hastalar, fazla kiloya bağlı mevcut hastalıklarında % 90 iyileşme gözlenirken, ortaya çıkması muhtemel yandaş hastalıklarında önüne geçilmiş olunur.
Obezitenin fiziksel zorluklarının yanında birde psikolojik zorlukları vardır. Daha önce bir çok kez denenen ve olumsuz sonuçlanan diyetler, kişilerde başarısızlık hissi, düşük öz saygı, depresyona yol açmaktadır.
Tüp mide ameliyatı ile hızla kilo veren bireylerin özgüvenleri, özsaygıları artmakta, başarısızlık hissi ortadan kalkmakta ve sosyal ilişkileri kuvvetlenmektedir.
Ameliyatın laparoskopik yöntem ile yapılması ameliyat sonrası riskleri azaltırken, iyileşme sürecindede hastaların konforlu bir iyileşme süreci geçirmelerinde önemli bir faktördür.
Tüp Mi̇de Ameli̇yatının Ri̇skleri̇ Nelerdi̇r ?
Obezite ameliyatları kazanç ve risk düzeyleri karşılaştırıldığında, kazanç oranı önemli oranda yüksek gelmektedir. Ancak olası riskler hiç bir zaman göz ardı edilmemesi gerekir.
Tüp mide ameliyatı sonrasında olası ve hayati risk taşıyan komplikasyonları ameliyattan sonra ilk on beş gün görülebilmektedir. İlk iki hafta görülebilen komplikasyonlar şunlardır; zımba hattı kaçakları, kanama ve emboli riskidir.
Tüp mide ameliyatı sonrası ilk iki hafta hem cerrahi hem hasta psikolojisi açısından çok önemlidir. Hem önemli bir ameliyattan sonra toparlanma süreci ve bir anda değişen beslenme düzeni hastayı kısa vadede olumsuz etkileyebilmektedir.
Komplikasyonların belirtileri görüldüğünde hemen doktorunuza ulaşmanız gerekir çünkü;acil müdahale komplikasyonların tedavi sürecini kısaltmakta ve tedavinin başarısını olumlu yönde etkilemektedir.
Stapler yani zımba hattı dediğimiz kaçaklar bu ameliyatın en riskli komplikasyonudur. Hasta olası yaşadığı ters durumları hızlı bir şekilde doktoruna iletmesi hayati önem taşımaktadır.
Kaçak belirtileri yüksek ateş, şiddetli karın ağrısı, yüksek nabız, titreme halsizlik gibi bulgular meydana getirmektedir.
Doktorun da zamanında ve başarılı müdahaleleri olası kaçakların tedavisinde önemli rol oynamaktadır. Zımba hattı kaçaklarının belirlenmesi ve tedavisi tecrübeli bir obezite cerrahı tarafından oldukça kolaydır.
Emboli riski herhangi bir ameliyattan sonra oluşma riski vardır. Fakat obezite ameliyatları pıhtı emboli oluşumu açısından sıradan bir ameliyata oranla görülme ihtimali daha yüksektir.
Fakat emboli riskinini gerekli tüm önlemler alınarak kolaylıkla oluşma ihtimale neredeyse ortadan kaldırmak mümkündür.
Ameliyattan bir gün önce veya ameliyat günü kan sulandırıcı iğne başlanır ve emboli çorabı (varis çorabı) giydirilerek önlemler alınmış olur. Hasta ameliyat sonrasında emboli önleyici çorabı ve kan sulandırıcı iğnesini taburcu olduktan sonrada evinde on gün kadar kullanması gerekmektedir.
Kanama ise bu ameliyattan sonra en sık görülebilen komplikasyondur. Kanamaların tamamı hastanede meydana gelip gözlemlenmesi dren sayesinde çok kolaydır.
Kanama meydana gelmiş hastada halsizlik baş dönmesi ve düşük tansiyon meydana gelebilmektedir. Kanamanın tedavisi kanamanın miktarına göre sadece kan takviyesi ile kolayca üstesinden gelinebilmektedir.
Gastrik Bypass mı Tüp Mide mi ?
Tüp mide ameliyatı; VKİ yani vücut kitle endeksi 35’ın üzerinde olan bireylerde, VKI 35 – 40 aralığında ancak hem diyabet hem kolesterol hem de karaciğer yağlanma problemleri geçirmiş bireylerde, VKI 30 – 35 arasında olan bireylerde ise kontrolsüz şeker hastalığı olanlar için uygundur.
Risk bakımından Gastrik bypass ameliyatına nazaran daha iyi bir seçenektir. Tüp mide ameliyatı hasta ve hekim için daha kolaydır. Hasta için daha ucuzdur. Gastrik bypass ameliyatında zayıflama oranları daha yüksektir.
Tüp mide cerrahisinde midenin bir bölümü çıkartılır ve işlem geri döndürülemez yapıdadır. Gastrik bypass cerrahisinde ise işlem geri döndürülebilir niteliktedir.
Tüp Mi̇de Ameli̇yatı Sonrası Beslenme
Tüp mide ameliyatından sonra hastalar ilk iki gün damar yolu ile beslenmektedirler. 3. günün yapılan kaçak testi ardından sıvı diyet dönemine başlarlar. Ameliyattan sonra ilk 15 sıvı, ikinci 15 gün püre ve sonrasında katı diyete başlarlar.
Bu süreçte diyetisyenin önerilerine uymak ameliyat sonrasında yaşanılabilecek komplikasyonların önüne geçmekte büyük önem taşır.
Sıvı diyet döneminde içeceklerin küçük yudumlarla ve yavaş yavaş içilmesi kaçak komplikasyonunu önlemekte önemlidir. Bu dönemde içilen sıvıların:
- Ilık,
- Şekersiz,
- Şeffaf ve Tanesiz olmalıdır.
Hızlı iyileşmenin sağlanmasında proteinler önem taşır. Kişinin ihtiyacı olan protein miktarı bu dönemde süt, ayran, et suyu/ tavuk suyu ve protein tozlarından karşılanır. Protein tozlarının dozu ve kullanımı diyetisyeniniz tarafından belirlenecektir.
Püre diyet döneminde tüketilebilen tüm yiyeceklerin blenderdan geçirilmesi ve küçük lokmalarla tüketilmesi gerekmektedir. Bu dönemde
- Çiğ sebzeler
- Kuru yemişlere
- Salça
- Baharat
- Yağ
- Limon
- Soğan
- Sarımsak gibi mideyi uyaran lezzet vericilere yer verilmemektedir.
Katı diyet döneminde artık kişiler yemekleri çatal, bıçakla çok küçük lokmalarla yavaş yavaş yemeğe başlarlar. Besinlerin tüketilebilmesi, hazmın zorlaşmaması ve midenin büyümemesi için en önemli nokta katı-sıvı ayrımıdır.
Ameliyattan sonra yiyecekler ve içecekler bir arada tüketilmemeli ve araya en az yarım saat konulmalıdır.
Mide Küçültme Ameliyatı Kaç Kiloda Yapılır ?
Mide küçültme ameliyatları yapılabilmesi için pek çok ana kriter vardır. Ancak bunlardan en belirgini vücut kitle indeksi (VKİ) ve obeziteye ek olarak gelişen hastalıklardır.
Hastalıklardan kasıt; obeziteye ek olarak gelişen tansiyon, tip 2 diyabet, uyku apneleri ve kolesterol gibi hastalıkların gelişmesidir. Vücut kitle indeksi obesite hastasının mevcut kilosu ile toplam boy uzunluğunun bölünmesi ile elde edilmektedir.
Formülün kısacası kg / m2’dir. Mide küçültme ameliyatları genel olarak 35 ve üzeri VKİ değerini içeren hastalar içindir.
Ancak bu VKİ değerlerinden daha düşük obezite hastalarına da yapılabilmesi için obezite kaynaklı ek hastalıkların belirlenmesi, cerrahi yönteme geçmeden evvel gerekli tüm tedavi yöntemlerinin uygulanmış olması, uygulanan tedavilerin yeterli başarıya ulaşmamış ya da hiç başarı göstermemiş olması gereklidir.
Mide Küçültme Ameliyatı Yaş Sınırı Var mıdır ?
Mide küçültme operasyonları için herhangi bir yaş sınırı mevcut değildir. Yaş sınırı olgusundaki yanıt hem alt yaş sınırını hem de üst yaş sınırını kapsar.
Mide küçültme ameliyatlarının yapılabilmesi için obezite hastasının, ameliyat için yeterli sağlık durumuna sahip olması esas olarak kabul edilir. Aynı zamanda diğer obezite tedavilerinin uygulanmış olması arana şartlardan biridir.
İsteğe bağlı olarak her obezite hastasına mide küçültme ameliyatları yapılmamaktadır. Bunun için pek çok kriter mevcuttur. Belirli vücut kitle indeksi değerine sahip olmak gereklidir.
Vücut kitle indeksi 35’ın altında olan obeziteli hastalara yapılmamakla beraber bu sınırın altında olan obezite hastaları, obezite kaynaklı tansiyon, uyku apnesi, diyabet gibi rahatsızlıklara sahipse VKİ 30 – 39,9 arasında da gerçekleştirilmektedir.
Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Ağrı Olur mu ?
Laparoskopik cerrahi operasyonlarında, karın kasları ve karın zarlarına yönelik cerrahi kesikler gerçekleştirilmediği için tüp mide ameliyatlarından sonra çok şiddetli ağrılar gözlemlenmemektedir.
Buna karşın her cerrahi girişimde olduğu gibi ilk iki gün boyunca ağrılarınızı daha hafif atlatabilmeniz için gerekli ağrı kesiciler damar yoluyla verilecektir. Tüp mide ameliyatlarını geçiren hastalar ikinci günün bitiminden sonra ciddi düzeyde ağrılar hissetmemektedir.
Operasyonu geçiren hasta, ilk günün akşam saatlerinde yavaş yavaş yürümeye teşvik edilmektedir. Bu kısa adımlar hem bağırsakların hareketlenmesini aktive eder hem de gaz odaklı ağrıların giderilmesinde etkilidir.
Ciddi ağrılar iki gün sonra, hafif ağrılar yedi güne kadar tamamen son bulacaktır.
Tüp Mide Ameliyatı Sonrası İz Kalır mı ?
Tüp mide operasyonlarında kapalı teknikler kullanılmaktadır. Bu teknikle açılan minimal cerrahi kesiklerin gözle görülür izleri vardır.
Lakin kişinin yaşı, alkol – sigara tüketimi, beslenmesi gibi genel sağlığına olumsuz yönde etki edebilecek faktörleri ayrıştırmasıyla beraber iz kalma süreci de kısalmaktadır.
Sigara – alkol tüketmeyen hastalardaki ameliyat izleri birkaç ay içerisinde görünemeyecek duruma gelmektedir. Buna karşın genel sağlığını tehdit edebilecek bir yaşam tarzını taşıyan hastaların ameliyat izleri daha uzun sürede iyileşmektedir.
Bu tür hastalarda da ameliyat izi görünmeyecek seviyededir. Ancak iz kalmayacak duruma gelebilmeleri altı ayı bulabilmektedir.
Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Spor Nasıl Yapılır ?
Tüp mide ameliyatından 10 gün sonra normal yürüyüşler yapmanızda sakınca yoktur. Lakin hafif programlı egzersiz içeren spor aktiviteleri için 2 ay beklemeniz gereklidir. Normal efor sarf edebileceğiniz egzersiz programları ve spor aktiviteleri için en az 3 ay beklemeniz gereklidir.
Daha yoğun spor eylemleri için de en az 4 ay beklemeniz yerinde bir karar olacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki yoğunluk seviyesi ne olursa olsun, operasyon sonrasında ve mümkün olan kısa sürede fiziksel hareketlilik eylemlerine başlamanız obezite ile mücadelenizde yardımcı bir etkidir.
Genel sağlığınıza ulaşmada, ameliyatın etkilerinin kalıcı olmasında ve sağlıklı bir hayat sürmenizde etkili bir faktördür.
Tüp mide ameliyatı fiyatı oldukça değişken bir cerrahi işlemdir. Ameliyat için tarafınızdan talep edilecek kesin miktar, büyük ölçüde çeşitli faktörlere bağlı olacaktır. Bu faktörler aşağıdakileri içerir:
- Cerrahın ücreti, ameliyatı olmayı planladığınız yere, seçtiğiniz cerrahın deneyimine ve gerçekleştirilecek prosedürün karmaşıklığına bağlı olarak değişecektir.
- Hastane maliyeti, diğer ücretlerin yanı sıra ameliyathane ve hastane odaları ile hastanede kalış süresine bağlı olarak farklılık gösterecektir.
- Ek Ücretler, Ana cerrahi prosedürün maliyetinin yanı sıra ek masrafları da göz önünde bulundurmalısınız. Bunlar danışman, cerrahi asistan, anestezi uzmanı, cihaz ve takip prosedürleri için geçerli olan ücretleri içerebilir.
- Bakım sonrası, Birçoğu, ameliyatın kilo verme programlarının son noktası olduğunu düşünür ve tedavi sonrası bakımın önemini gözden kaçırır. Optimal ve uzun vadeli sonuçlara ulaşmak için, kilo verme ameliyatı hastaları ayrıca beslenme danışmanlığı, psikolojik destek, takip randevuları ve bakım görmelidir.