Dr Hasan Erdem

Dünya obezite sıralaması nedir? Dünya obezite oranı nedir? 2024 Dünya’da obezite görülme sıklığı nedir? Dünyada en çok obezite olan ülke hangisidir? Gündemin en büyük sağlık sorunlarından olan obezite, dünya çapında artış göstermeye devam ediyor. 

Halihazırda yürütülen çalışmalar bulunmakta ve obezite oranlarındaki artış bariz bir şekilde gözler önünde. Bu durumun toplumda da gözle görülür seviyelere gelmesinden sonra da tabi ki insanların aklında soru işaretleri kalmaya da başlıyor. 

Bizim görevimizse sizin bu sorularınıza aradığınız doğru cevapları vermek. Sayın Doç. Dr. Hasan Erdem ile güncel araştırmalar üzerine yaptığımız sohbette, Türkiye’deki ve dünya genelindeki obezite sıklığı üzerine konuştuk. 

Yaptığımız konuşmanın sonucunda da sizlere “2024 yılında Türkiye’de ve Dünya’da Obezite Görülme Sıklığı Nedir?” ‘Dünya’da Obezite Görülme Sıklığı Nedir?’ sorularının cevaplarını vermeye çalıştık. 

Yazımızda, dünya çapında ve Türkiye içerisinde yapılan araştırmaların güncel ve ulaşılabilir sayısal verilerine yer verdik. Dikkatle incelerseniz, son senelerde obezitenin geldiği noktayı görebilir ve sorunuza saydam cevaplar bulabilirsiniz.

Dünya Obezite Oranı Ve Sıralaması 2024

Obezite, vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanan bir hastalıktır. Obezite, hem fiziksel hem de psikolojik pek çok soruna neden olabilir. Obezite, beslenme, hareket, genetik, hormonlar, psikoloji ve çevre gibi birçok faktörün etkisiyle ortaya çıkar. Obezite, vücut kitle indeksi (VKİ) adı verilen bir ölçü ile belirlenir. VKİ, kilonun boyun karesine bölünmesi ile hesaplanır. VKİ 30’un üzerinde olan kişiler obez, 40’ın üzerinde olanlar ise morbid obez olarak kabul edilir.

Obezite, dünya çapında giderek artan bir sağlık sorunudur. Obezite, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz etkiler. Obezite, birçok hastalığa neden olur. Obezite, tedavi edilebilir bir hastalıktır. Obezite tedavisinde, beslenme, egzersiz, ilaç, psikolojik destek ve cerrahi gibi farklı yöntemler kullanılabilir.

Dünya çapında obez sayısı 1 milyarı geçti. Dünya Sağlık Örgütü bir “obezite salgınının” yaşandığını açıkladı. Tıp dergisi Lancet’te sonuçları yayımlanan araştırmaya göre dünyada obezlerin sayısı 1 milyarı geçti. Dünya Sağlık Örgütü ile bir grup uluslararası araştırma görevlisinin yaptığı bilimsel çalışmaya göre dünya genelinde obez sayısı 1 milyarı geçti. Bu konudaki en yetkin bulgular olarak kabul edilen araştırmanın sonuçları tıp dergisi The Lancet’te yayımlandı. Araştırmada 190 ülkede 220 milyon insanın verileri baz alındı. 1990 yılına göre yetişkinlerde obezite bir kattan fazla arttı, 5-19 yaş aralığındaki çocuk ve gençlerde dörde katlandı.

Dünya çapında obezite oranlarını (yaş farklılıkları hesaba katıldıktan sonra obez olarak sınıflandırılan nüfusun yüzdesi) sıralarken şu verilere ulaşıldı:

• ABD erkeklerde 10., kadınlarda ise 36. sırada

• Hindistan’da oranlar düşük, kadınlarda sondan 19., erkeklerde ise sondan 21. sırada yer alıyor

• Çin ise kadınlarda sondan 11., erkeklerde ise sondan 52. sırada

• Türkiye ise kadınlarda 42., erkeklerde ise 60. sırada

Obezite oranı, cinsiyet, yaş, eğitim, gelir, bölge ve kırsal-kent ayrımına göre değişiklik göstermektedir. Obezite oranı, kadınlarda erkeklerden daha yüksektir. Obezite oranı, yaş ilerledikçe artmakta, eğitim ve gelir düzeyi yükseldikçe azalmaktadır. Obezite oranı, kırsal kesimde kentten daha düşüktür. Obezite oranı, bölgelere göre de farklılık göstermekte, en yüksek oran ada ülkelerinde, en düşük oran ise Afrika ülkelerinde görülmektedir.

Dünya çapında obezite oranının yüksek olmasının nedenleri arasında şunlar sayılabilir:

Beslenme alışkanlıkları: Dünya genelinde beslenme alışkanlıkları değişmiştir. Fast food, hazır gıda, şekerli içecek, cips, çikolata gibi işlenmiş ve yüksek kalorili gıdalar tüketimi artmıştır. Meyve, sebze, tahıl, baklagil, süt, yumurta gibi doğal ve sağlıklı gıdalar tüketimi azalmıştır. Porsiyon büyüklükleri artmış, öğün sayısı ve aralığı bozulmuştur. Bu beslenme alışkanlıkları, vücutta aşırı kalori alımına ve yağ depolanmasına neden olur.

Hareketsizlik: Dünya genelinde hareketsizlik artmıştır. Günlük yaşamda, yürüme, bisiklet, merdiven gibi fiziksel aktiviteler azalmıştır. İş hayatında, masa başında, bilgisayar karşısında, araç kullanarak gibi oturarak çalışma oranı yükselmiştir. Boş zamanlarda ise televizyon, bilgisayar, telefon gibi ekranlarla vakit geçirme oranı artmıştır. Spor yapma, egzersiz yapma alışkanlığı azalmıştır. Bu durum, vücutta kalori harcanmasını azaltır ve yağ birikmesini artırır.

Genetik: Obezite, genetik bir yatkınlık taşır. Obezite, ailede görülen bir hastalık ise, kişinin de obez olma riski artar. Obeziteye neden olan bazı genler, iştah, metabolizma, yağ depolanması, insülin salgılanması gibi süreçleri etkiler. Bu genler, kişinin kilo almasına veya vermesine zorlanmasına neden olabilir. Ancak, genetik faktörler, obezite için tek başına yeterli değildir. Genetik yatkınlık, beslenme, hareket, psikoloji ve çevre gibi diğer faktörlerle birlikte etkili olur.

Hormonlar: Obezite, hormon dengesini bozar. Hormonlar, vücudun birçok işlevini düzenleyen kimyasal maddelerdir. Obezite, insülin, leptin, ghrelin, kortizol, tiroid, östrojen, testosteron gibi hormonların salgılanmasını veya etkisini değiştirir. Bu hormonlar, iştah, kan şekeri, yağ depolanması, stres, enerji, cinsellik gibi süreçleri etkiler. Bu hormonların dengesizliği, obezitenin hem nedeni hem de sonucu olabilir.

Psikoloji: Obezite, psikolojik bir sorundur. Obezite, hem psikolojik hem de sosyal sorunlara neden olabilir. Obezite, depresyon, anksiyete, özgüven eksikliği, yeme bozuklukları, uyku bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları gibi psikolojik sorunlara neden olabilir. Ayrıca, obezite, ayrımcılık, dışlanma, istismar, zorbalık gibi sosyal sorunlara da neden olabilir. Bu sorunlar, obezitenin hem nedeni hem de sonucu olabilir.

Obezite, psikolojik bir sorundur. Obezite, hem psikolojik hem de sosyal sorunlara neden olabilir. Obezite, depresyon, anksiyete, özgüven eksikliği, yeme bozuklukları, uyku bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları gibi psikolojik sorunlara neden olabilir. Ayrıca, obezite, ayrımcılık, dışlanma, istismar, zorbalık gibi sosyal sorunlara da neden olabilir. Bu sorunlar, obezitenin hem nedeni hem de sonucu olabilir. Obez insanlar, genellikle yemek yemeyi bir başa çıkma mekanizması olarak kullanır. Yemek yemek, onlara geçici bir rahatlama, mutluluk, tatmin sağlar. Ancak, bu durum, kilo alımını ve obeziteyi artırır. Bu da, psikolojik ve sosyal sorunları daha da kötüleştirir. Bu kısır döngü, obezitenin kronik bir hastalık haline gelmesine neden olur.

Dünya çapında obezite oranının düşürülmesi için, bireysel, toplumsal ve devlet düzeyinde çeşitli önlemler alınması gerekmektedir. Bu önlemler arasında şunlar sayılabilir:

• Bireysel düzeyde, sağlıklı ve dengeli bir beslenme alışkanlığı kazanmak, fiziksel aktiviteyi artırmak, stresten uzak durmak, uyku düzenine dikkat etmek, psikolojik destek almak, düzenli sağlık kontrolleri yaptırmak, kiloyu takip etmek, obezite tedavisine başvurmak gibi davranışlar geliştirmek.

• Toplumsal düzeyde, obeziteye karşı farkındalık ve bilinç oluşturmak, obez insanlara karşı saygılı ve destekleyici olmak, ayrımcılık ve zorbalığa karşı mücadele etmek, sağlıklı beslenme ve hareketli yaşamı teşvik etmek, okul, iş yeri, cami, spor salonu gibi ortamlarda obezite önleme programları uygulamak, medya, reklam, sanat gibi alanlarda obeziteye karşı duyarlılık göstermek gibi eylemler yapmak.

• Devlet düzeyinde, obeziteye karşı ulusal bir politika ve strateji belirlemek, obeziteye karşı yasal ve kurumsal düzenlemeler yapmak, obezite tedavisini sağlık sigortası kapsamına almak, obezite araştırmalarına destek vermek, obeziteye karşı eğitim ve kampanyalar düzenlemek, sağlıklı gıda üretimini ve tüketimini teşvik etmek, işlenmiş ve yüksek kalorili gıdalara vergi uygulamak, fiziksel aktivite imkanlarını artırmak, ulaşım, kentleşme, çevre gibi alanlarda obeziteye karşı önlem almak gibi politikalar uygulamak.

Dünya Obezite Oranı

Dünya obezite oranı nedir? Obezite, vücutta aşırı miktarda yağ dokusu birikmesi sonucu ortaya çıkan, kronik ve ilerleyici bir hastalıktır. Obezite, vücut kitle indeksi (VKİ) 30 kg/m2 ve üzeri olan kişilerde tanımlanır. VKİ, boy uzunluğunun metre cinsinden karesine bölünmesiyle hesaplanır. Örneğin, 1.70 m boyunda ve 90 kg ağırlığında bir kişinin VKİ’si 31.1 kg/m2’dir. Bu kişi obez olarak kabul edilir.
 
Obezite, dünyada ve ülkemizde giderek artan bir halk sağlığı sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünyada 650 milyondan fazla yetişkin ve 340 milyondan fazla çocuk ve ergen obezdir. Ülkemizde ise, 2016 yılında yapılan Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması (TBSA) sonuçlarına göre, 15 yaş ve üzeri nüfusun %32.1’i obez, %34.6’sı ise fazla kiloludur. Obezite, kadınlarda (%40.9) erkeklere (%23.9) göre daha yaygındır.
 
Obezite, birçok sağlık sorununa neden olur veya var olan sorunları şiddetlendirir. Obezite, kalp-damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, inme, bazı kanser türleri, solunum sistemi hastalıkları, eklem ve kemik hastalıkları, safra kesesi hastalıkları, karaciğer yağlanması, uyku apnesi, depresyon, kısırlık, cinsel işlev bozuklukları, cilt hastalıkları gibi hastalıkların riskini arttırır. Obezite, ayrıca yaşam kalitesini ve süresini olumsuz etkiler. Obezite, yılda yaklaşık 2.8 milyon kişinin ölümüne neden olmaktadır.
 
Obezitenin nedenleri, genetik, çevresel, davranışsal ve hormonal faktörlerin etkileşimiyle açıklanabilir. Obezite, enerji alımı ile enerji harcaması arasındaki dengesizlik sonucu ortaya çıkar. Enerji alımı, besinlerle alınan kalori miktarını; enerji harcaması ise, vücudun yaşamsal faaliyetleri, fiziksel aktivite ve termogenez (ısı üretimi) için yaptığı enerji tüketimini ifade eder. Enerji alımı, enerji harcamasından fazla olduğunda, fazla enerji vücutta yağ olarak depolanır ve obeziteye yol açar.
 
Dünya obezite oranı ve sıralaması, ülkelerin yetişkin nüfusundaki obezite prevalansına (yaygınlığına) göre belirlenir. Obezite prevalansı, bir ülkedeki obez kişilerin toplam nüfusa oranını gösterir. Dünya obezite oranı ve sıralaması, çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından farklı veri kaynakları ve yöntemler kullanılarak hesaplanabilir. Bu yazıda, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre dünya obezite oranı ve sıralaması incelenecektir.
 
OECD, 38 üye ülke ve 8 ortak ülke olmak üzere toplam 46 ülkenin obezite verilerini yayınlamaktadır. OECD, obezite verilerini, ulusal sağlık araştırmaları, sağlık kayıt sistemleri, sağlık anketleri ve diğer kaynaklardan derlemektedir. OECD, 2020 yılında yayınladığı raporda, 2019 yılına ait obezite verilerini sunmuştur. Rapora göre, OECD ülkelerinde 15 yaş ve üzeri nüfusun ortalama %23.8’i obezdir. OECD ülkeleri arasında obezite oranı en yüksek olan ülke %38.2 ile ABD’dir. ABD’yi sırasıyla %36.2 ile Meksika, %34.8 ile Yeni Zelanda, %32.4 ile Macaristan ve %32.1 ile Türkiye izlemektedir. OECD ülkeleri arasında obezite oranı en düşük olan ülke ise %4.1 ile Japonya’dır. Japonya’yı sırasıyla %4.3 ile Kore, %6.2 ile İsviçre, %8.9 ile İtalya ve %9.4 ile Norveç takip etmektedir. OECD raporunda, Türkiye’nin obezite oranının son 10 yılda %6.9 arttığı ve OECD ortalamasının %8.3 üzerinde olduğu belirtilmiştir. Rapora göre, Türkiye’de kadınların obezite oranı (%40.9) erkeklerinkinden (%23.9) daha yüksektir. Türkiye’de 15-74 yaş arası nüfusun %67.8’i fazla kilolu veya obezdir. Türkiye’de çocuk ve ergenlerde (5-19 yaş) obezite oranı ise %12.9’dur.
 

DSÖ, 194 üye ülkenin obezite verilerini yayınlamaktadır. DSÖ, obezite verilerini, üye ülkelerin sağlık bakanlıkları, ulusal istatistik kurumları, ulusal sağlık araştırmaları ve diğer kaynaklardan derlemektedir. DSÖ, 2020 yılında yayınladığı raporda, 2016 yılına ait obezite verilerini sunmuştur. Rapora göre, dünyada 18 yaş ve üzeri nüfusun ortalama %13.2’si obezdir. Dünyada obezite oranı en yüksek olan ülke %61 ile Nauru’dur. Nauru’yu sırasıyla %55.9 ile Cook Adaları, %55.3 ile Palau, %54.9 ile Marshall Adaları ve %53.4 ile Tuvalu izlemektedir. Dünyada obezite oranı en düşük olan ülke ise %2.1 ile Vietnam’dır. Vietnam’ı sırasıyla %3.6 ile Bangladeş, %4.1 ile Nepal, %4.3 ile Japonya ve %4.7 ile Kore takip etmektedir. DSÖ raporunda, Türkiye’nin obezite oranının %32.1 olduğu ve dünya sıralamasında 17. sırada yer aldığı belirtilmiştir. Rapora göre, Türkiye’de kadınların obezite oranı (%40.9) erkeklerinkinden (%23.9) daha yüksektir. Türkiye’de 5-19 yaş arası nüfusun %9.9’u obezdir.

Dünya obezite oranı ve sıralaması, ülkelerin beslenme, fiziksel aktivite, sağlık, kültür, ekonomi, eğitim, çevre gibi pek çok faktörden etkilenmektedir. Obezite, hem bireysel hem de toplumsal bir sorun olarak ele alınmalı ve önlenmesi ve tedavisi için çok yönlü bir yaklaşım uygulanmalıdır. Obezite, sağlıklı ve dengeli bir beslenme, düzenli bir fiziksel aktiviteleri yapmalısınız.

• Fiziksel aktivite yaparken, nabız sayısı, maksimum nabız sayısının %60-80’i arasında olmalıdır. Maksimum nabız sayısı, 220’den yaşın çıkarılmasıyla hesaplanır. Örneğin, 40 yaşında bir kişinin maksimum nabız sayısı 220-40=180’dir. Bu kişinin fiziksel aktivite yaparken nabız sayısı 108-144 arasında olmalıdır.

• Fiziksel aktivite yaparken, solunum hızı da dikkate alınmalıdır. Solunum hızı, dakikada kaç kez nefes alınıp verildiğini gösterir. Fiziksel aktivite yaparken solunum hızı artar, ancak konuşma yapabilecek kadar rahat olmalıdır. Eğer konuşmakta zorlanıyorsa, fiziksel aktivite yoğunluğu azaltılmalıdır.

• Fiziksel aktivite yaparken, vücut sıcaklığı ve terleme de göz önünde bulundurulmalıdır. Fiziksel aktivite yaparken vücut sıcaklığı yükselir ve terleme artar. Bu durumda, sıvı kaybını önlemek için bol su içilmelidir. Ayrıca, fiziksel aktivite yaparken giyilen kıyafetler, mevsime ve ortama uygun olmalıdır. Kıyafetler, teri emmeli, vücudu serinletmeli ve rahat hareket etmeyi sağlamalıdır.

• Fiziksel aktivite yaparken, egzersiz çeşitliliği sağlanmalıdır. Farklı kas gruplarını çalıştıran, farklı yoğunluk ve sürelerde yapılan egzersizler, vücudun adaptasyonunu arttırır ve sıkılmayı önler. Ayrıca, fiziksel aktivite yaparken, eğlence faktörü de önemlidir. Fiziksel aktivite yaparken müzik dinlemek, arkadaşlarla birlikte yapmak, doğada yapmak gibi yöntemler, motivasyonu arttırır ve keyifli bir deneyim sağlar.

• Obezite tedavisinde, fiziksel aktivite tedavisinin yanı sıra, beslenme tedavisi, davranış değişikliği tedavisi, ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi yöntemleri de uygulanabilir. Bu yöntemlerin hangisinin veya hangilerinin uygulanacağı, hastanın obezite derecesi, sağlık durumu, yaşam tarzı, beklentileri ve tercihleri doğrultusunda belirlenir. Obezite tedavisinde, en etkili yöntem, beslenme, fiziksel aktivite ve davranış değişikliği tedavilerinin birlikte uygulanmasıdır. İlaç tedavisi ve cerrahi tedavi, sadece belirli kriterlere uyan ve diğer yöntemlerden yeterli sonuç alamayan hastalara uygulanabilir.

Obezite tedavisinde, davranış değişikliği tedavisinin amacı, hastanın beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlıklarını değiştirerek, vücut ağırlığının %5-10 oranında azalmasını sağlamaktır. Davranış değişikliği tedavisinde, hastaya uygun bir psikolojik destek programı hazırlanır. Psikolojik destek programı, hastanın yaşına, cinsiyetine, kilosuna, psikolojik durumuna, beklentilerine ve tercihlerine göre bireyselleştirilir. Psikolojik destek programı, bilişsel-davranışçı terapi, motivasyonel görüşme, duygu yönetimi, stres yönetimi, problem çözme, özgüven geliştirme, ödüllendirme, sosyal destek gibi yöntemleri içerecek şekilde düzenlenir. Psikolojik destek programı, hastanın beslenme ve fiziksel aktivite davranışlarını değiştirmek için gerekli olan bilgi, beceri, motivasyon, tutum ve duyguları kazandırmayı amaçlar.

Obezite tedavisinde, davranış değişikliği tedavisinin temel ilkeleri şunlardır:

• Davranış değişikliği tedavisi, hastanın bireysel özelliklerine, ihtiyaçlarına ve hedeflerine göre planlanmalıdır. Hastanın davranış değişikliği tedavisine katılımı, isteği, motivasyonu ve sorumluluğu önemlidir.

• Davranış değişikliği tedavisi, hastanın beslenme ve fiziksel aktivite davranışlarını değiştirmek için gerekli olan bilgi, beceri, motivasyon, tutum ve duyguları kazandırmayı amaçlar. Hastanın beslenme ve fiziksel aktivite davranışlarını değiştirmek için gerekli olan bilgi, beceri, motivasyon, tutum ve duyguları kazandırmak için, hastaya eğitim, danışmanlık, rehberlik, geribildirim, örnek olma, modelleme, rol oynama, uygulama, pekiştirme, ödüllendirme, sosyal destek gibi yöntemler uygulanır.

• Davranış değişikliği tedavisi, hastanın beslenme ve fiziksel aktivite davranışlarını değiştirmek için gerekli olan bilgi, beceri, motivasyon, tutum ve duyguları kazandırmak için, hastanın bilişsel, duygusal ve davranışsal süreçleri ele alınır. Hastanın bilişsel süreçleri, hastanın beslenme ve fiziksel aktivite ile ilgili inançları, düşünceleri, algıları, beklentileri, hedefleri, değerleri, tutumları, normları, standartları, kararları, planları, stratejileri, yargıları, değerlendirmeleri, yorumları, mantığı, akıl yürütmesi, anlaması, öğrenmesi, hatırlaması, unutması, dikkati, konsantrasyonu, farkındalığı, bilinci gibi zihinsel faaliyetleridir.

Dünya Obezite Sıralaması

Dünya obezite sıralaması nedir? Obezite, günümüzde giderek artan bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Dünya genelinde obezite oranları her geçen yıl artmakta ve bu durum ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Obezite, birçok kronik hastalığın risk faktörü olarak kabul edilmekte ve bu nedenle önlenmesi ve tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Dünya genelinde obezite sıralaması yapılarak, ülkelerin obezite ile mücadele konusundaki performansları değerlendirilmektedir.
 
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, dünya genelinde obezite oranları giderek artmaktadır. 1975 yılından bu yana obezite oranlarında önemli bir artış gözlemlenmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde obezite oranları daha yüksek iken, gelişmekte olan ülkelerde de obezite sorunu giderek artmaktadır. Dünya genelinde obezite sıralaması yapılarak, ülkelerin obezite ile mücadele konusundaki performansları değerlendirilmekte ve bu konuda alınması gereken önlemler belirlenmektedir.
 
Obezite sıralaması, genellikle vücut kitle indeksi (VKİ) verileri kullanılarak yapılmaktadır. VKİ, kişinin kilosunun boyuna göre normal olup olmadığını belirlemek için kullanılan bir ölçüttür. VKİ değerleri 18.5 ile 24.9 arasında olan bireyler normal kilolu kabul edilirken, 25 ile 29.9 arasında olan bireyler hafif kilolu, 30 ile 34.9 arasında olan bireyler ise obez olarak kabul edilmektedir. Dünya genelinde obezite sıralaması yapılarak, ülkelerin obezite oranları ve bu konudaki performansları değerlendirilmektedir.
 
Dünya genelinde obezite sıralamasında, Amerika Birleşik Devletleri, Meksika, İngiltere, Avustralya gibi ülkelerin obezite oranlarının oldukça yüksek olduğu görülmektedir. Bu ülkelerde fast food tüketiminin ve hareketsiz yaşam tarzının yaygın olması, obezite sorununun artmasında etkili faktörler olarak gösterilmektedir. Öte yandan, Japonya, Kore, Singapur gibi ülkelerde obezite oranlarının daha düşük olduğu gözlemlenmektedir. Bu ülkelerde ise geleneksel beslenme alışkanlıklarının ve düzenli egzersiz yapmanın obezite sorununu önlemede etkili olduğu düşünülmektedir.
 
Obezite sıralaması yapılarak, ülkelerin obezite ile mücadele konusundaki performansları değerlendirilmekte ve bu konuda alınması gereken önlemler belirlenmektedir. Obezite ile mücadelede alınması gereken önlemler arasında sağlıklı beslenme alışkanlıklarının teşvik edilmesi, düzenli egzersiz yapılmasının teşvik edilmesi, fast food tüketiminin azaltılması gibi adımlar bulunmaktadır. Ayrıca, obezite ile mücadelede toplumun bilinçlendirilmesi ve eğitim çalışmalarının yapılması da önemli bir adımdır.
 
Obezite sıralaması, ülkelerin obezite ile mücadele konusundaki performanslarını değerlendirmekte ve bu konuda alınması gereken önlemleri belirlemektedir. Obezite sorunu, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bir durum olduğu için, bu konuda alınması gereken önlemler oldukça önemlidir. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının teşvik edilmesi, düzenli egzersiz yapılmasının teşvik edilmesi, fast food tüketiminin azaltılması gibi adımlar, obezite ile mücadelede etkili olabilecek önlemler arasında yer almaktadır. Ayrıca, obezite ile mücadelede toplumun bilinçlendirilmesi ve eğitim çalışmalarının yapılması da oldukça önemlidir.
 
Obezite sıralaması yapılarak, ülkelerin obezite ile mücadele konusundaki performansları değerlendirilmekte ve bu konuda alınması gereken önlemler belirlenmektedir. Obezite sorunu, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bir durum olduğu için, bu konuda alınması gereken önlemler oldukça önemlidir. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının teşvik edilmesi, düzenli egzersiz yapılmasının teşvik edilmesi, fast food tüketiminin azaltılması gibi adımlar, obezite ile mücadelede etkili olabilecek önlemler arasında yer almaktadır. Ayrıca, obezite ile mücadelede toplumun bilinçlendirilmesi ve eğitim çalışmalarının yapılması da oldukça önemlidir. Bu nedenle, obezite sıralaması sonuçlarına göre, ülkelerin obezite ile mücadele konusunda daha etkili adımlar atması gerekmektedir.

Dünya’da Obezite Görülme Sıklığı Nedir?

Obezite günümüzde evrensel bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Gelişmiş veya gelişmemiş ülke gözetmeksizin, bütün ülkelerde kendini göstermektedir. 

Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı 12 yıllık MONICA çalışması, obezitenin yaklaşık %30 oranında bir artışta olduğunu göstermektedir. 

Obezitenin en yoğun olarak rastlandığı ABD’de (CDC) tarafından yönetilen ABD-Ulusal Beslenme ve Sağlık Araştırması çalışması 2003-2004 yılında obezite hastalığının erkeklerde %31,1, kadınlarda %33,2, 2005-2006 yılında da erkeklerde %33,3, kadınlarda ise %35,3 olduğunun saptandığı açıklanmıştır. 

Avrupa bölgesinde yetişkin bireylerde kilo ortalamasının üstünde olma oranı erkeklerde %32-79, kadınlarda ise %28-78 arasında değişim göstermektedir. Bu durumun en fazla olduğu ülkeler Arnavutluk, Bosna-Hersek ve İskoçya bölgesidir. 

Türkmenistan ve Özbekistan ülkelerinin oranı ise en düşük olarak açıklanmıştır. Bu ülkelerin obezite oranlarına gelirsek, erkekler %5-23, kadınlar %7-36 aralığında açıklanmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün Avrupa’da obeziteye dair açıkladığı değerler:

Dünya Sağlık Örgütünün veri tabanına bakarsak, fazla kilolu olma durumu ve obezite Avrupa’da bulunan yetişkin bireylerde Tip 2 diyabetin %80’inin, kalp hastalıklarının %35’inin ve hipertansiyonun %55’inin sorumlusudur ve bunların yılda 1 milyonu aşkını ölüm ile sonlanmaktadır. 

 Eğer bir önlem alınmaz ve bu şekilde 1990’lar dönemindeki hızla devam ederse, Avrupa’da 2010 yılına kadar 150 milyon yetişkin, 15 milyon çocuk ve gelişme çağındaki kişilerin obezite hastalığına yakalanacağı öne sürülmektedir. 

Obez olma yatkınlığı çocuklarda çok daha yüksek seviyededir ve bu oranlar her geçen gün artış göstermektedir. Şu anki durum göz önünde bulunarak yapılan hesaplamalarda, 1970’ler zamanında elde bulunan seviyelerden 10 kat daha fazlasına sahibiz. 

ABD’de CDC ev sahipliğinde yapılan araştırma, çocukların ve gelişme çağındaki bireylerin obezite seviyelerinin değerlendirmesi sonucu 2003-2006 yılları aralığında 2-19 yaşlarındaki çocukların ve gelişme çağındaki bireylerin %16,3’ünün obez olduğu açıklanmıştır. 

Okul çağında olan çocuklarda iki cinsiyetin de fazla kilolu olma değerleri en yüksek olan ülkeler sırasıyla İspanya (%35) ve Portekiz (%32), en düşük olan ülkelerde ise Slovakya (%15), Fransa (%18), İsviçre (%18) ve İzlanda (%18) olarak görülmektedir.

VKİ (Vücut Kitle Endeksi) gibi boy ve kilo ölçümlerinin sonuçlarıyla elde edilen verilerin değerlendirildiği iki tane uluslararası büyük araştırma bulunmaktadır. 

İlki Avrupa’da 2003 senesinde 9 ülkenin dahil olduğu ve 11 yaşındaki çocukları üzerinde uygulanan “The Pro Children” araştırması olarak adlandırılır. Araştırmanın verdiği sonuçlara dayanarak fazla kilolu olma değerleri, erkeklerde kızlara kıyasla daha yüksektir. 

İkinci araştırma ise “Health Behaviour in School-Aged Children Survey (HBSC)” olarak adlandırılır. 41 ülkeyi kapsayan bu araştırmada 11, 13 ve 15 yaşlarındaki 3 grup üzerinde çalışılmıştır. 

Bu çalışmada 2001-2002 yılları dahilinde 13 yaş grubuna dahil kızlarda %24, erkeklerde %34 oranında fazla kiloluk; 15 yaş grubu ise kızlar %31, erkekler %28 fazla kilolu olarak saptanmıştır. Obezite oranlarına bakarsak 13 ve 15 yaş gurubundaki kızlar %5, erkekler %9 olarak açıklanmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi bünyesinde Avrupa’da fazla kilolu olma durumu yetişkinlerde %30-80 aralığında, çocukların ve gelişme çağındaki bireylerinki ise yaklaşık %20 civarlarındadır. 

Bu kişilerinse yaklaşık olarak %30’u obez olarak değerlendirilmiştir. Obezite hastalığının bu denli büyümesi ve küresel anlamda kırmızı alarm verilmesi, dünya çapında insanlığı önlemler almaya itmiştir.

Dünyada En Çok Obezite Olan Ülke Hangisidir?

Dünyada en çok obezite olan ülke hangisidir? Obezite, dünya genelinde ciddi bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Obezite, vücutta aşırı yağ birikimi sonucu oluşan bir durumdur ve birçok kronik hastalığın da tetikleyicisi olarak bilinir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, obeziteye bağlı hastalıklar dünya genelinde ölümlerin %44’ünden sorumludur. Bu nedenle obezitenin önlenmesi ve tedavisi, sağlık alanında önemli bir konudur.
 
Dünya genelinde obeziteye yönelik yapılan araştırmalar, bazı ülkelerin diğerlerine göre obezite konusunda daha yüksek oranlara sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Bu noktada, en çok obezite olan ülke konusu oldukça dikkat çekmektedir. Obezite konusunda öne çıkan ülkeler arasında Amerika Birleşik Devletleri, Meksika, Yeni Zelanda, Avustralya gibi ülkeler bulunmaktadır. Ancak en çok obeziteye sahip ülke konusunda net bir veriye ulaşmak oldukça zor olabilir çünkü farklı ülkelerde obezite oranlarının belirlenmesinde farklı yöntemler kullanılmaktadır.
 
Obezite oranlarının belirlenmesinde genellikle vücut kitle indeksi (VKİ) kullanılmaktadır. VKİ, kişinin kilosunun boyuna göre normal, kilolu, obez veya aşırı obez olup olmadığını belirlemek için kullanılan bir ölçüttür. VKİ hesaplamalarıyla elde edilen veriler, ülkelerin obezite oranlarının belirlenmesinde temel bir referans noktası olarak kullanılmaktadır.
 

Türkiye’de Obezite Durumu

Türkiye obezite oranı giderek artan bir trend göstermektedir. Türkiye Obezite İle Mücadele Derneği’nin verilerine göre, Türkiye’de 2019 yılı itibarıyla obezite oranı %20’nin üzerindedir. Bu oranın erkeklerde %18, kadınlarda ise %22 civarında olduğu belirtilmektedir. Özellikle çocukluk çağında obezitenin artması, ilerleyen dönemlerde ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği için bu konunun üzerinde durulması gerekmektedir.
 

Obezitenin Nedenleri ve Etkileri

Obezitenin temel nedenleri arasında genetik faktörler, yanlış beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam tarzı, stres gibi etmenler bulunmaktadır. Ayrıca modern yaşamın getirdiği hızlı tüketim alışkanlıkları ve fast food gibi sağlıksız beslenme seçenekleri de obezitenin artmasında etkili olmaktadır.
 
Obezitenin ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği bilinmektedir. Obezite, diyabet, kalp hastalıkları, hipertansiyon, solunum problemleri, kanser gibi birçok kronik hastalığın risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Ayrıca obezite, kişinin psikolojik sağlığını da olumsuz yönde etkileyebilir ve depresyon gibi sorunlara yol açabilir.
 

Obezite ile Mücadele

Obezitenin önlenmesi ve tedavisi için bireyler düzenli egzersiz yapmalı, dengeli ve sağlıklı beslenmeye özen göstermeli ve stresten uzak durmaya çalışmalıdır. Ayrıca toplum düzeyinde obezite ile mücadelede de çeşitli adımlar atılmalıdır. Okullarda sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizin teşvik edilmesi, fast food gibi sağlıksız beslenme seçeneklerinin sınırlanması, obeziteyle mücadelede etkili olabilecek adımlardan bazılarıdır.
 
Sonuç olarak, obezite dünya genelinde ciddi bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Obezitenin önlenmesi ve tedavisi için bireylerin ve toplumun bilinçlenmesi, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazandırılması ve obeziteyle mücadelede etkili politikaların uygulanması gerekmektedir. En çok obeziteye sahip ülke konusunda net verilere ulaşmak zor olsa da, obeziteyle mücadelede tüm dünya ülkelerinin ortak bir çaba göstermesi gerekmektedir.

Türkiye’de Obezite Görülme Sıklığı Nedir?

Türkiye’de Obezite Görülme Sıklığı Nedir? Sorusunu yapılan yapılan bilimsel araştırmalar ile açıklamak mümkün. Türkiye İstatistik Kurumu’nun uyguladığı, “2019 Türkiye Sağlık Araştırması” verilerine dayanarak ülkemizdeki obezite oranı %21,1 olduğu açıklanmıştır. 

Bu verilere dayanarak, boy-kilo değerleri ile yapılan VKİ sonuçlarına bakıldığında 15 yaşındakilerin ve daha yaşlı kişilerin obezite değerleri 2016 yılından 2019’da kadar %1,5 arttığı görüldü. 

Cinsiyete göre yapılan değerlendirmede ise kadınlarda %24,8 obezite ve %30,4 yüksek kiloluk oranları ortaya çıktı. Erkekler ele alındığında bu sayılar %17,3 ve %39,7 olarak açıklandı. 

Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü ve Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından yürütülmüş olan “Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması-2010” ön çalışma raporlarına göre Türkiye’de 0-5 yaşta obezite seviyesi %8,5 (erkek %10,1, kız %6,8) ve 6-18 yaşta obezite seviyesi %8,2 (erkek %9,1, kız %7,3) olarak belirlendi. 

0-5 yaşta fazla kiloluk seviyesi %17,9, fazla kiloluk ve şişmanlık seviyesi de %26,4 olarak belirlendi. 6-18 yaşta fazla kiloluk seviyeleri %14,3 ve fazla kiloluk ve şişmanlık seviyeleri %22,5 olarak belirlendi. 

Kısacası sadece yetişkinlerde değil, çocuklarda da kilo sorunu yaşayanların oranları özellikle erken yaşta yüksek olarak gözükmekte.

HakkındaDoç. Dr. Hasan Erdem
1976 Hatay doğumlu olan Dr. Hasan Erdem; 1996 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’ne girmiş ve 2002 yılında Tıp Doktoru olarak mezun olmuştur. Ardından İstanbul Bezmialem Vakıf Gureba Eğitim Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği’ nde ihtisasa başlayıp 2008 yılında Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur. 2009-2011 yılları arasında Elbistan Devlet Hastanesi’ndeki mecburi hizmet görevinin ardından Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ nde Genel Cerrahi Başasistanı olarak çalışmış; burada İleri Laparoskopi ve Robotik Cerrahi alanlarında çalışmalar yürütmüştür. 2016 yılında buradaki görevinden ayrılarak İstanbul’da özel bir klinik kurmuştur. Halen bu klinikte çalışmaktadır. 27.08.2018 tarihinde ise Doçent Unvanını almıştır.

Cevap Yazın

Your email address will not be published. Gerekli alanlar işaretlendi *