Diyabet kelimesi (Yunanca’da diabētēs) Aretaeus of Cappadocia isimli şahıs tarafından bulunmuş bir terimdir. Dia- yani “ayrı” veya “boydan boya” ön eki ve “bainein” yani “yürümek” veya “ayakta durmak” eylemlerinin birleştirilmesi sayesinde oluşmuş eski Yunanca “διαβαίνειν (diabaínein)” kelimesi ile türetilmiştir.
Diabaínein kelimesinin asıl anlamı “bacakları ayırarak yürümek”, ya da “ bacakları ayırarak oturmak” anlamına gelmektedir. Böylece, bu kelimeden türeyen “diabētēs” kelimesi ise “bacaklarını ayırarak yürüyen” veya farklı bir anlamda kullanılırsa “pergel veya sifon gibi” anlamlarına gelmektedir.
Diabētēs kelimesinin ”sifon” anlamı taşımasından ötürü, çok fazla idrar yapmanın eşliğinde gelişen bir hastalığa isim vermekte kullanılmıştır. Günümüzde diyabet olarak adlandırılan bu hastalık 1425 yılında yazılmış olan bir tıbbi rapor ile İngilizce diline “diabete” şeklinde alınmıştır.
1625 yılında Thomas Willis isimli bir şahıs “tatlı” ya da “bal” anlamında kullanılan Latince “mellis” kelimesini, diyabet hastaların idrarlarının tadının tatlı olduğunu dile getirmek için “mellitus” şekline getirerek eklemiştir.
İdrarın tadının tatlı olması, Eski Yunan, Çin, Mısır, Hint ve Pers uygarlıkları tarafınca da saptanmıştır. 1776 yılında Matthew Dobson idrarın tatlı tada sahip olmasının diyabet hastalığına sahip kişilerin kanlarındaki veya idrarlarındaki yüksek oranda şeker yüzünden olduğunu kanıtlamıştır.
Yazı İçeriği
Diyabet Nedir?
Diyabet, yazımızın başında da bahsettiğimiz gibi, kan şekerinin yüksek olmasından kaynaklanan bir hastalığa verilen isim olarak geçmektedir. Sizleri bugün “Diyabet Nedir?” sorusunun cevabıyla baş başa bırakıyoruz.
Kısaca bu hastalığı tanıtmamız gerekirse de, diyabet pankreasın bedenimizin içinde yeterli seviyede insülin üretememesi nedeniyle ya da vücudumuzun bu insülini verimli kullanamamasından ötürü ortaya çıkan ve kan şekerinin yüksek olması kaynaklı gelişme gösteren hastalık türünün genel adıdır.
Diyabet tarihte yıllar süren bir süreçte kendi adını oluşturmuştur. Eski zamanlarda böyle bir hastalığın olduğunun farkında bile olunmamıştır. Geçmiş yıllardan günümüze gelen yanlış beslenme alışkanlıkları veya aşırı besin alımı, zamanla insanların hormonlarını ve genel olarak aslında bedenimizin tüm dengesini bozmuştur.
Bu nedenle ortaya çıkan tonla hastalık arasında aslında diyabet adını verdiğimiz bu hastalık sadece bir tanesini tanımlamaktadır. Buna rağmen, bu hastalık günümüzün en tehlikeli hastalıkları arasında yerini korumaktadır.
Temelinde beslenme alışkanlıklarımız nedeniyle ortaya çıktığı için iyileştirilmesi veya kontrol altına alınması oldukça zor bir hastalıktır. İnsanlar bu hastalığa yakalanana kadar halihazırda bir beslenme düzeni oturttukları ve sonrasında da bu düzeni değiştirmeleri gerektiği için oldukça zorlanmaktadır.
Genelde yüksek kilolu insanlarda görülen bu hastalığın aslında “şeker” ile alakası yoktur. Şeker hastalığı olarak tanımlanmasının asıl kaynağı kan şekerinin yüksekliği olarak belirtilir. Kan şekerinin yükselmesinde, insülin hormonunun duyarsızlaşması ve düzensiz bir şekilde üretilmesi büyük pay oynar.
Gereğinden fazla gıda bilinçsizce tüketildiği zaman vücudumuz insülin adı verilen bu hormonu salgılar ve bu hormonun asıl görevi, besinlerin damarlarımız vasıtasıyla vücudumuzun çeşitli organlarına taşınmasını sağlamaktır.
Yalnız bu hormonlar gereğinden fazla ve sık olarak üretildiğinde artık bedenimiz bu duruma alışıp, duyarsızlaşmaya başlar. Bunun sonucunda da vücudumuz besinleri kullanmakta zorlanır, bu da çeşitli sağlık sorunlarına bir davetiyedir.
Bu hastalığın önlenmesi için beslenme düzenlenmeli, gerekirse tıbbi yardım alınmalı ve doktor takibinde ilaçlara başlanmalıdır. Peki eminim soruyorsunuzdur, madem şekerle alakası yok o zaman neden şeker kullanmamız yasaklanıyor? Size cevabımız şu yönde olacaktır.
Vücudumuz temelinde 3 ana besin sayesinde görevlerini yerine getirmektedir. Bunlar karbonhidrat, protein ve yağ besinleridir. Bunlardan karbonhidrat, vücudumuzda en çok kullanılan ana enerji kaynağımızdır.
Şekerli gıdalar da bir karbonhidrattır, bu nedenle vücudumuz en çok şekerli gıdalara bağımlı hale gelmeye yatkındır diyebiliriz. Sonuç olarak da diyabet hastası olduğunuzda, kesmeniz veya yüksek oranda azaltmanız gereken gıdaların başını yüksek kalorisi ve düşük besin değerleri nedeniyle şeker çeker.
Diyabet Hastalığı Nedir?
Yazımızın bir önceki kısmında da belirttiğimiz gibi, diyabet hastalığı kan şekerimizin yükselmesi durumundan kaynaklanan sorunların temelini kapsamaktadır.
Vücudumuzdaki temel besin türlerinden olan karbonhidratın haddinden fazla alınması kaynaklı olarak insülin hormonumuzun duyarsızlaşması ve işlevini yitirmesi doğrultusunda şeker hastalığı dediğimiz rahatsızlık ortaya çıkar. “Diyabet hastalığı nedir?” Sorusunun kısa cevabı şu şekildedir: İnsülin hormonunun duyarsızlaşması.
Peki bunu daha nasıl detaylandırıp sizlere açıklayabiliriz? Öncelikle her şey bu kadar basit değildir. Bedenimize giren besinlerin her biri, “glukoz” adıyla bilinen hayatımızın temelini oluşturacak enerji kaynaklarıdır.
Glukoz, karbonhidratların bedenimize girdiğinde ortaya çıkardığı enerji kaynağıdır diyerek de bunu özetleyebiliriz. Bu değerli ve temel besin ihtiyaçlarımızdan biri olan karbonhidrattan sağlanan enerji, bedenimizde “glikojen” olarak depolanır ve sonrasında enerji açığı oluştuğu zaman kullanılır.
Bu işlemlerin yapılabilmesi için ise ihtiyaç duyduğumuz hormon da daha önce bahsettiğimiz insülin hormonumuzdur. İnsülin, pankreasımızda üretilir ve bedenimizin enerjiyi oluşturma, kullanma ve depolamasında hayati önem taşır. Bu nedenle diyabet hastalığı ölümcül sonuçlar doğurabilmektedir.
Diyabet hastalığı, tek bir tür olarak da ne yazık ki karşımıza çıkmamaktadır. Farklı türlere ev sahipliği yapan bu hastalık, her bir türde farklı karakteristik özellikler taşımaktadır. Tip 1 diyabet söz konusuysa vücutta doğal olarak halihazırda üretilen insülinde azalma meydana gelmektedir.
Tip 2 ve gestasyonel olan diyabette ise vücudumuz insülin direnci geliştirmektedir. Bu durumlar sonucunda da kan şekerimizin yükselmesi söz konusudur, buna hiperglisemi adı verilmektedir. Eğer hastalık kendini tam olarak ortaya çıkarmamış ve gelişmemişse de buna gizli şeker adı verilmektedir, bir diğer adı da pre-diyabettir.
Diyabet ne yazık ki ömür boyu süren bir hastalık olarak tanımlanır ve komplikasyonları sizi hayatınız boyunca etkiler. Bu nedenle yediklerinize ve içtiklerinize dikkat etmeniz sizi hayatınız boyunca bu hastalıktan koruyacaktır.
Çağımızın hastalığı olup, ölümcül hastalıklarda kendine yer edinmiş bu hastalık, sakınmanız gereken hastalıklar listesinde başı çekenlerdendir.
Diyabet Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
Diyabet hastalığı, bireylerde kendini üç temel belirti ile gösterir. Bunlar normalden fazla yemek yeme ve doymama hissi, sık idrara çıkma, ağızda kuruluk ve tatlılık hissi ve buna bağlı olarak aşırı su içme isteği olarak sıralanabilir. Bunun haricinde kişilerde görülebilecek diğer diyabet belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
“Diyabet hastalığının belirtileri nelerdir?” diye soracak olursanız da, özetle temel belirtiler mevcuttur diyebiliriz. Bunların en erken fark edilenleri doyumsuzluk hissi, sık idrar ihtiyacı duyulması, ağızda kuruluk ve şeker tadı, su içme isteğindeki artış şeklinde sıralanabilir.
Yalnız bunlar dışında da belirtiler mevcuttur. Eğer bu belirtileri de kısaca sıralamamız gerekirse, şöyle bir liste yeterli olacaktır:
- Halsizlik ve yorgunluk ,
- Kilo kaybı
- Görüntüde bulanıklık
- Ayaklarda uyuşma ve karıncalanma
- Yaraların iyileşme süreçlerinde artış
- Ciltte kuruluk ve kaşıntı
- Ağızda asetona benzer bir koku oluşumu
- Göz lenslerinde şişme ve şekil değişiklikleri
Bunların yanı sıra da, diyabetin belirtilerini başlatan nedenlere de ufakça değinmek istedik. Bu hastalık süresince genetiğin ve çevresel faktörlerin etkisinin de büyük olduğu anlaşılmıştır. Yani ailenizde şeker hastası bir birey varsa, daha dikkatli olmalısınız.
Ayrıca insülin hormonunuzu üreten pankreasa zarar verecek etmenlerin vücudunuzda baş göstermesi de bu nedenlerden olabilir. Bu nedenle, sıraladığımız belirtilere sahipseniz bir doktora görünmenizde fayda olacaktır. Genel olarak diyabetin nedenlerinin bir kaçını sıralamak istedik:
- Obezite
- Genetik aktarım
- İleri yaş
- Hareketsiz bir yaşam
- Stres
Sıkça Sorulan Sorular
1- Diyabet belirtileri nelerdir?
Diyabet hastalığı, bireylerde kendini üç temel belirti ile gösterir. Bunlar normalden fazla yemek yeme ve doymama hissi, sık idrara çıkma, ağızda kuruluk ve tatlılık hissi ve buna bağlı olarak aşırı su içme isteği olarak sıralanabilir. Bunun haricinde kişilerde görülebilecek diğer diyabet belirtileri şu şekilde sıralanabilir: Halsizlik ve yorgunluk hissi, Hızlı ve istemsiz kilo kaybı, Bulanık görme, Ayaklarda uyuşma ve karıncalanma şeklinde rahatsızlık hissi, Yaraların normalden daha geç iyileşmesi, Ciltte kuruluk ve kaşıntı, Ağızda aseton benzeri koku oluşumu…
2- Tip 1 ve tip 2 diyabet nedir kısaca?
Tip 1 diyabet, genelde 30 yaş altı ve tamamen insülin eksikliği ile karakterizedir. Tip 1 diyabet, diğerine göre daha nadir olarak görülür. Tip 2 diyabet ise toplumun çoğunda daha sık görülmekte olup, genellikle 30 yaşından sonra ve genetik temelli olarak ortaya çıkar. Tip 1 diyabetin yaşam tarzıyla hiçbir ilgisi yoktur. Otoimmun, yani bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırmasıyla ilgili bir hastalıktır. Tip 1 diyabetin de kalıtımsal olma eğilimi vardır. Genellikle viral enfeksiyon gibi bir neden, vücudun pankreasın beta hücrelerini düşman olarak tanımasını başlatır ve bu saldırı nedeniyle pankreas bir süre sonra insülin üretemez hale gelir. Öte yandan Tip 2 diyabet ise büyük ölçüde yaşam tarzı ile alakalıdır ancak ailede Tip 2 diyabeti olan biri varsa sizin de yakalanma olasılığınız normalden yüksektir. Özellikle de fazla kilolularda ve elma tipi obeziteye sahip kişilerde bu oran daha da yükselir.
3- Diyabet hastalığı geçer mi?
Şeker hastalığı yani diyabet, kronik bir hastalık türüdür. Şeker hastalığı ömür boyu tedavi gerektiren bir rahatsızlıktır. Şeker hastalığında yapılan tedavi yöntemlerinin amacı, kan şekeri seviyesinin normal sayılan sınırlar içerisinde kalmasını sağlamaktır. Şikâyetin olmadığı zamanlarda şeker seviyesinin kontrol altında olduğunu düşünmek, şekerin kontrollü bir şekilde seyrettiği anlamına gelmez. Kişilerin benimseyecekleri sağlıklı yaşam tarzı, şeker hastalığının başlamasına engel olacaktır. Bu sayede şeker hastalığına bağlı olarak gelişecek olan sorunların da en alt seviyede tutulması sağlanmış olacaktır. Şeker hastalığının tedavisi bir ömür boyu sürmesi sebebi ile gerekli olan aktiviteleri yapmamanız durumunda şeker hastalığı ilerleyecek ve vücudunuza zarar vermeye başlayacaktır. Şeker hastalığı tedavisinde, hastalığın ilerlemesinin önlenmesi, spor ve diyet programları ile mümkün olabilmektedir. Yaşam tarzı değiştirilerek, daha fazla fiziksel aktivite yapılması ve doktorların vermiş olduğu diyet programlarına sadık kalınarak bir yaşam tarzı benimsenmesi gerekmektedir.
4- Şeker hastalığı nedir, zararları nelerdir?
Diyabet tedavi yöntemleri, hastalığın türüne göre farklılık gösterir. Tip 1 diyabette insülin tedavisi ile birlikte tıbbi beslenme tedavisi titizlikle uygulanmalıdır. Hastanın diyeti doktor tarafından önerilen insülin dozu ve planına göre diyetisyen tarafından planlanır. Besinlerin içerdiği karbonhidrat miktarına göre insülin dozunun ayarlanabildiği karbonhidrat sayımı uygulaması ile birlikte Tip 1 diyabetli bireylerin hayatı oldukça kolaylaştırılabilmektedir. Tip 2 diyabetli bireylerde ise tedavi beslenme düzeninin sağlanmasının yanı sıra genellikle hücrelerin insülin hormonuna duyarlılığını artırmaya veya doğrudan insülin hormonu salınımını artırmaya yönelik oral antidiyabetik ilaçların kullanılmasını içerir. Diyabet hastalığında dikkat edilmesi gerekenler ve önerilen tedavi ilkelerine uyulmadığı durumlarda kan şekerinin yüksek seviyelerde seyretmesi, başta nöropati (sinir harabiyeti), nefropati (böbreklerde hasar oluşumu) ve retinopati (göz retinasında hasar oluşumu) olmak üzere birçok sağlık sorununa yol açar. Bu nedenle eğer siz de diyabet hastalığına sahip bir bireyseniz, düzenli olarak kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyiniz.
5- Şeker hastası olan ne yememeli?
Şeker hastalarının kaçınmaları gereken en önemli gıdalar; doymuş yağlar, trans yağlar, kolesterol ve tuzdur. Doymuş yağlar, yüksek oranda yağ içeren süt ürünlerinde, hayvansal proteinlerde, bifteklerde, sosislerde ve salam gibi yiyeceklerde bulunur. İlla ki alınacaksa da belirli orandan fazlası tüketilmemelidir. Trans yağlar, vücudumuzun ihtiyacı olmayan yağlardan oluşur. Bu yağlar genellikle işlenmiş gıdalarda ya da margarinlerde bulunmaktadır. Kolesterol ise yüksek yağ oranı içeren süt ürünlerinde, hayvansal proteinlerde, yumurtada, kabuklu deniz ürünlerinde ve bunların yanında hayvan sakatatlarında bulunmaktadır. Bu ürünün de tüketimi mecbur kalınmadıkça olmamalıdır. Yenmesi gereken durumlarda ise doktor tarafından uygun görünen miktar geçilmemelidir. Tuz da böbreklerde şeker emilmesinde önemli rol oynadığı için, doktor tarafından önerilen miktarı geçmeniz tehlikeli sonuçlar yaratabilmektedir. Bundan dolayı şeker hastalarının tüketmemesi gereken gıdalar ciddi sorunlar oluşturabilmektedir. Bunların dışında şeker hastaları için tehlikeli olan gıdalar ise; kızartılmış gıdalar, patates cipsleri, şeker ve şeker içeren yiyecekler, dondurmalar, enerji içecekleri, alkol ve şekerli içeceklerdir. Bu gıdaların tüketimi diyabet hastalarına aşırı derecede zarar vermektedir.
6- Kilo verince şeker hastalığı geçer mi?
0.5-23 seneden beri diyabeti olan 30 gönüllü üzerinde 8 hafta süreyle yapılan ve Diabetes Care isimli dergide yayınlanan araştırma, sıkı bir diyetin tip 2 diyabeti tamamen ortadan kaldırabileceğini gösterdi. Araştırmaya katılan 30 gönüllüye günlük 624-700 kalorilik bir diyet verildi. Diyet günde 3 defa verilen hazır içecek (diet shakes) ve 240 gram nişasta ihtiva etmeyen sebzeden oluşuyordu. Araştırma başlangıcında tümünün diyabet hapları ile insülinleri kesilen katılımcılar, 8 hafta sonunda 6 ay süreyle ve yavaş yavaş harcadıklarından daha fazlasını almadıkları “normal bir diyete” geçtiler. Bu normal diyet araştırmadan önce yediklerinin üçte biri seviyesindeydi. Katılımcıların başlangıçta ve daha sonra açlık kan şekerleri, HbA1c, insülin duyarlılığı, karaciğerde glukoz ve pankreasta beta hücrelerde insülin yapımı ile karaciğer, pankreas ve genel vücut yağ ölçümleri yapıldı.
7- Şeker hastalığını tetikleyen nedir?
Şeker hastalığı büyük ölçüde genetik bir hastalıktır. Genetik faktörler dışında kronik hastalıkları bulunan insanlar, aşırı kilo problemi olanlar, hamilelikte şekeri yükselenler, hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme gibi durumlar da gizli şeker hastalığını tetikleyen faktörlerdendir. Bu durumları yaşayan insanların düzenli olarak açlık ve tokluk kan şekeri kontrolü yaptırması erken tanı için önemlidir.