Reflü Ameliyatı Nedir ve Nasıl Yapılır? Reflü nispeten yaygınca görülen, basitçe tanımlamak gerekirse mide salgılarının yemek borusundan yukarı gelmesi olarak tanımlanabilecek bir hastalıktır. Hem bebeklerde, hem çocuklarda, hem de yetişkinlerde görülebilir. Yine hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilen bir hastalıktır.
Reflü ameliyatı, reflü tedavisinden sonuç alamayan ya da hastalığı ağır biçimde yaşayan hastalar için önerilen ve uygulanan bir operasyondur. Reflü hastalığına sahip olan kişinin, kişiden kişiye değişiklik gösterebilmek ile birlikte genel anlamda dikkat etmesi gereken bazı faktörler, yemesi ya da yememesi gereken bazı besin türleri vardır.
Bu hastalık kendini başlarda basit mide ve geniz yanlamarı olarak gösterebilir. Daha genel bir belirti hastaların yaşadıkları, zaman zaman ağıza kadar gelebilen yiyecek, acı tat ve yanma hissidir.
Reflü ameliyatı reflü tedavisi için uygulanan bir yöntem olmak ile beraber bazı hastalar için bu problemi ameliyat gerektirmeksizin çözebilmekte mümkün olabilmektedir.
Reflü Nedir ?
Reflü hastalığı her yaş grubu ve her cinsiyet grubunda görülebilen belirtileri ve teşhisi diğer bazı hastalık türlerine nispeten daha belirgin ve net olan, tıp camiası tarafından uzun süredir bilinen ve üzerine tedavi çalışmaları yapılan bir hastalıktır.
Reflü hastası kişiler sahip oldukları bu hastalığı özellikle yemek yemelerinin ardından geçen sürede midelerinden ağızlarına gelen yemek ve acı tat hissi olarak tanımlıyor.
Genel anlamda oldukça rahatsız edici bir hastalık olarak tanımlanan reflü, tedavi edilmediği senaryolarda daha ciddi problemlere yol açabiliyor.
Bu problemlerden en yaygın olanı, reflü hastalığı nüksettiğinde boğaz bölgesinde zedelenmeler oluşması ve bunun sonucu hastanın bu bölgede yumrulanmalar hissetmesi. Yine bu hastalık tedavi edilmediği takdirde hasta, reflü sırasında yaşanan spazmlardan dolayı göğüs ağrısı gibi başka problemli durumlar yaşayabilir.
Reflü Belirtileri Nelerdir ?
Reflü aslında hastanın kendisinin kolayca gözlemleyebileceği kadar net belirtilere sahip olabilen bir hastalıktır. Reflü hastalığının sebep olduğu semptomların yaşandığı başka az hastalık olmak ile birlikte yine de bu hastanın kendi kendine koyabileceği kadar da bariz bir teşhis olmayacaktır.
Reflü hastalığı yaşadığını düşünen kişilere yetkin bir doktordan yardım almaları şiddetle tavsiye edilir.
Genel anlamda reflü belirtileri kendini iki türde başlık altında gösterir. Bunlar tipik reflü belirtileri ve atipik reflü belirtileridir. Yapılan bu isimlendirmeden de anlaşılabileceği gibi daha yaygın olarak görülen belirtiler tipik reflü belirtileriyken atipik reflü belirtileri reflü hastaları için daha nadir görülen belirtilerdir.
Tipik reflü belirtileri kendilerini midede ekşime hissi, yanma hissi, yediklerinin ağzına gelme hissi, göğüste hafif ya da derin bir ağrı ve genelde ağızda yanma hissi olarak gösterirler.
Reflü hastalarında en sık görülen semptomlar bunlardır. Bu semptomlardan birkaç tanesine sahip olan kişilere en yakın zamanda bir doktor ile görüşmeleri tavsiye edilir.
Buna karşın daha az görülen ancak daha ağır hasarlara neden olabilen atipik reflü belirtileri ise kuru öksürük, ağız kokusu, ağızda yanma, sinüzit, seste kısılma, hatta zaman zaman diş çürümesi olarak bile kendini gösterebilmektedir.
Reflü Tanısı Nasıl Koyulur ?
Reflü tanısı koyulması için hastanın bir sağlık profesyoneli ya da bir doktor ile görüşmesi gerekir. Tanı yapılırken başta hastanın şikayetleri dinlenir. Bu şikayetler yukarıda belirtilen semptomlar olarak kendilerini gösterebilirler. Ancak bazı durumlarda reflü hastalığı belirtilerini hastanın anlamayacağı düzeyde gösterebilir.
Başka hastalıklar ile karıştırılmaması adına hastaya gastroskopi yapılır. Gastroskopi sırasında hastanın mide kapağı detaylıca incelenir. Bunun nedeni hastanın yemek borusunda hasar olup olmadığına ve mide fıtığına sahip olup olmadığına bakmaktır. Sonraki süreçte doktor eğer gerekli görürse hastanın midesinden bazı doku örnekleri alabilir.
Kimi durumlarda reflü belirtileri gösteren hastaya gastroskopi yerine pHmetre uygulaması da yapılabilir. Bu uygulamada hastanın yemek borusundaki asit miktarı ölçülür. Böylece hastanın yemek borusuna ne kadar asit kaçtığı anlaşılır.
İki yöntem de reflü hastalığı teşhisi koymak için son derece yeterli ve verimli yöntemler olmakla birlikte hangisinin uygulanacağını hastanın sağlık durumu ve doktorun analizleri belirler.
Reflü Ameliyatı Gerekli mi?
Reflü hastalığı tek başına sahip olunduğunda bile hasta için yeterince rahatsız edici ve zarar verici bir hastalık olabilir. Ancak asıl problem reflü hastalığı tedavi edilmediğinde yaşanır.
Reflü tedavi edilmediği takdirde birçok başka hastalığa ve sağlık problemine sebep olabilir. Örneğin kronik farenjitin en yaygın sebeplerinden biri reflü hastalığı olan kişinin bu hastalığı tedavi ettirmemesidir.
Reflü hastalığı sırasında yaşanan mide sıvılarının yukarı gelmesi durumu, sonrasında bu sıvıların nefes borusundan içeri kaçıp akciğere ulaşmasına ve uzun vadede astım gibi akciğer hastalıklarına neden olduğu da görülmüş vakalar arasındadır.
Sadece buradan yola çıkarak reflü ameliyatının son derece gerekli olabileceği sonucuna kolaylık ile varılabilir. Bu nedenle tipik ya da atipik reflü semptomları gösteren kişilerin en yakın zamanda bir sağlık profesyoneline danışmaları ve gereken tedaviyi, gerekirse ameliyatı olmaları gerekmektedir.
Reflü Ameliyatı Kesin Çözüm Mü?
Reflünün ortaya çıkışından sonra doktorlar tarafından ilk başvurulan yöntem ilaç tedavisidir. Genellikle reflü diyeti başta olmak üzere yaşam tarzınızı değiştirerek başlayan ilaç tedavisinin yetersiz görüldüğü durumlarda ve hastanın ağır olduğu durumlarda reflü ameliyatı yapılabilmektedir.
Reflü cerrahisi, hastalığı geçirmediği durumlarda yapılır. Yemek borusunun mideye açıldığı taraftaki kapak sisteminin Laparoskopik Nissen Fundoplikasyon isimli bir uygulama ile düzeltilmesidir. Bu ameliyatta genellikle mide fıtığıda aynı anda tedavi edilir.
Midede ya da yemek borusunda herhangi bir kesik ya da parça alınmadan yapılan işlemin amacı geri kaçak işleminin olduğu yerde ki basıncı arttırmak ve geri kaçmasını engellemektir. Ameliyat hastalığın derecesi, hastanın genel durumuna göre 45-90 dakika arasında sürebilmektedir.
Reflü ameliyatı riskli mi?
Yutulan gıdaların mideye geçişinde normalde kapalı duran bir boğum vardır.Gıdalar mideye geçerken yemek borusunun alt ucu açılır, gıda mideye geçince boğum kapanır.
Asitlere karşı mide iç yüzünü kaplayan mukus yemek borusunda yoktur.Dolayısıyla boğumun açık kalması ve karın içindeki basıncın artması halinde, asit yemek borusunda yükselir ve yemek borusu yanar.Böylece yemek borusu iltihabı gelişir ve beraberinde reflü belirtileri görülür.
Reflü ameliyatı teknik açıdan bir yeniden şekillendirme işlemidir.Ameliyatta herhangi bir doku ya da organın kesilip-çıkartılması söz konusu değildir.İşlem hastaların büyük bir ekseriyetinde sorunsuz atlatılır.
Anatomik komşulukları nedeniyle yemek borusu, mide, karaciğer ve dalak gibi organlar işlem alanında yer alır.Ameliyatta bu organlarda yaralanma, kanama riski oldukça nadirdir.Deneyimli serilerde %1’in altındadır.
Hastaların %1-2 kadarında ameliyat sonrası erken dönemde mideden oluşturulan yakanın yerinden kayması söz konusu olabilir.
Hastaların %2’sinde (50 hastadan birinde) kapalı (laparoskopik)başlanan ameliyat teknik nedenlerle klasik açık ameliyat şekline döndürülebilir.
Her 5 hastadan birinde erken dönemde yutma güçlüğü görülebilir.Geç dönemde ise bu sorun hastaların sadece %2sinde devam eder.
Reflü ameliyatı kaç dakika sürer?
Günümüzde laparoskopik ameliyatların hastaya sağladığı daha az ağrı, daha kısa sürede iyileşme avantajlarından reflü hastalığının tedavisinde de yararlanmaktayız.
Bozulmuş olan alt özofagus sfinkterinin bir diğer anlamda mide ile yemek borusu arasındaki kapının yeniden oluşturulması ve mide içeriğinin yemek borusuna kaçışının önlenmesi amacını güden laparoskopik fundoplikasyon ameliyatları tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır.
Ameliyat son teknik gelişimlerden yararlanılarak uygulanan laparoskopik bir işlemdir.Yaklaşık 1-1,5 saat süren, hastanın ertesi gün ağızdan beslenmeye başlayıp aynı gün ya da ertesi gün evine gönderildiği ve 7 gün içinde de işbaşı yapabildiği bir işlemdir.
Laparoskopik ameliyatların tüm avantajlarından(daha az ağrı,daha kısa yatış süresi ve ameliyat sonrası riskinin olmaması gibi) yararlanılır.
Böylece yıllarca ve her gün ilaç alımının ortadan kalkışı, yemek borusundaki iltihabi olayların gerilemesi ve bunlara bağlı kanser risklerinin ortadan kalkması ile hastanın daha kaliteli bir yaşama kavuşması sağlanır.
Deneyimli cerrahların uyguladığı bu laparoskopik fundoplikasyon işlemlerinin yan etkisi minimal düzeyde olup, başarı yüzdesi %95-100 arasındadır.
Gastroenterelog ve cerrahların birlikte değerlendirilmesi sonucunda uygun hasta seçimi ile önerilen bir ameliyat şeklidir.