Hipertansiyon nedir? Hipertansiyon ne demek? Hipertansiyon neden olur? Hipertansiyona ne iyi gelir? Hipertansiyon belirtileri nelerdir? Asansiyel primer hipertansiyon nedir? Pulmoner hipertansiyon nedir? Arteriyel hipertansiyon nedir? Komplike hipertansiyon nedir? Portal hipertansiyon nedir? Asansiyel hipertansiyon nedir? Esansiyel hipertansiyon nedir? Esansiyel primer hipertansiyon nedir? Hipertansiyon engel oranı nedir? Pulmoner hipertansiyon yaşam süresi nasıldır? Sekonder hipertansiyon nedir? Hipertansiyon baş ağrısı yapar mı? Esansiyel primer hipertansiyon belirtileri nelerdir? Esansiyel primer hipertansiyon özür oranı nedir? Hipertansiyon kaçtır? Hipertansiyon nedenleri nelerdir? Hipertansiyon baş ağrısı nasıl geçer? Hipertansiyon burun kanaması yapar mı? Hipertansiyona hangi bölüm bakar? 110 esansiyel primer hipertansiyon nedir? Komplike hipertansiyon ne demek? Hipertansiyon tanısı nasıl konur? Esansiyel primer hipertansiyon engel oranı nedir? Esansiyel primer hipertansiyon ne demek? Gebelikte hipertansiyon tedavisi nasıl yapılır? Hipertansiyon nasıl düşürülür? Hipertansiyon hastalığı, eminim çevresinde elbet bir kişi hipertansiyon hastası olan kişiler vardır şu an aramızda. Kronik hastalık olarak ele alınan bu hastalık, dünyanın genelinde vakalarına rastlanılan bir hastalık türüdür. Bu kelimenin derinine indiğimizde, Fransızca dilinden alınmış bir kelime olduğunu görebiliriz.
Hipertansiyon Nedir?
Hipertansiyon, kan basıncının sürekli olarak yüksek olması durumudur. Kan basıncı, kalbin pompaladığı kanın damarlara yaptığı basınç olarak tanımlanabilir. Sağlıklı bir yetişkinde normal kan basıncı değeri genellikle 120/80 mmHg olarak kabul edilir. Ancak bu değerler kişiden kişiye değişebilir ve yaş, cinsiyet, genetik faktörler, beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite düzeyi gibi birçok faktörden etkilenebilir.
Hipertansiyon genellikle belirti vermeden ilerleyebilir ve bu nedenle “sessiz katil” olarak da adlandırılır. Hipertansiyonun kontrol altına alınmaması durumunda kalp krizi, inme, böbrek hastalıkları, göz problemleri gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu nedenle hipertansiyonun erken teşhisi ve tedavisi oldukça önemlidir.
Hipertansiyon genellikle primer (esansiyel) hipertansiyon ve sekonder hipertansiyon olmak üzere iki ana grupta incelenir. Primer hipertansiyon, altta yatan herhangi bir sağlık sorununa bağlı olmaksızın gelişen hipertansiyon durumunu ifade ederken, sekonder hipertansiyon ise başka bir sağlık sorununun sonucu olarak ortaya çıkan hipertansiyon durumunu ifade eder.
Hipertansiyonun belirtileri genellikle belirgin olmayabilir. Ancak yüksek kan basıncına bağlı olarak baş ağrısı, baş dönmesi, burun kanaması, göğüs ağrısı, solunum zorluğu gibi belirtiler görülebilir. Bu nedenle düzenli olarak kan basıncı ölçümü yapmak ve belirtiler konusunda dikkatli olmak önemlidir.
Hipertansiyonun tedavisinde genellikle yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi kullanılır. Beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi, düzenli egzersiz yapılması, tuz tüketiminin azaltılması gibi yaşam tarzı değişiklikleri hipertansiyonun kontrol altına alınmasında önemli rol oynar. Ayrıca doktor kontrolünde kullanılan ilaçlar da hipertansiyonun tedavisinde etkili olabilir.
Hipertansiyon ciddi bir sağlık sorunudur ve erken teşhis ve tedavi edilmesi hayati önem taşır. Bu nedenle düzenli olarak kan basıncı ölçümü yapılmalı, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsenmeli ve doktor önerilerine uyulmalıdır.
Peki hipertansiyon nedir? Hipertansiyonun ayrıntılarına inmeden önce kısaca özetlemek istedik. Hipertansiyon, kalbin pompaladığı kanın yüksek basınç içermesi durumudur. Bu durumda kalpten çıkan kan, oluşturduğu yüksek basınç nedeniyle damarlara, kalbe, kısacası sağlığınıza karşı bir tehdit oluşturmaktadır.
Yüksek kan basıncı olarak da adlandırabileceğimiz bu durum ciddi bir hastalıktır ve sadece kalp ile damarları ilgilendirmez. Damarların duvarına uygulanan basıncın ölçülmesi basittir.
Kalbin kan pompalarken uyguladığı basıncı ölçmek için kılcal ve atardamarlara yaptığı basınç ele alınır. Bu yöntem ile kişinin kan basıncı ölçülmüş olur. Sonucunda ise kişide hipertansiyon veya herhangi bir tansiyon sorunu olup olmadığı anlaşılmış olur. Eğer bu işlem kalp halihazırda atarken yapılırsa sistolik olarak adlandırılır.
Eğer bu ölçüm kalp yumuşak vaziyetteyken yapılırsa da diyastolik olarak adlandırılmaktadır. Eğer kalp damarlarınız darsa ve yüksek oranda kan basıncına sahipseniz hipertansiyon olma ihtimaliniz de o kadar yüksektir.
Aynı şekilde sadece kan basıncı yüksek ise veya sadece damarlarınızda gereğinden fazla bir darlık söz konusuysa da hala risk altındasınız demektir. 18 yaşının üstünde ve kardiyovasküler herhangi bir risk barındırmayan kişiler için hareketsiz haldeyken ölçülen sistolik değerler 120 mmHg üstünde olmamalıdır, bu 12 değerine de eşittir.
Diyastolik ölçüm söz konusu ise bu değerler de en fazla 80 mmHg yani 8 seviyesini geçmemelidir. Mevzubahis değerleriniz eğer bu sayıların üzerinde ise öncü hipertansiyon denen bir evrede olduğunuz anlaşılır ve bu şekilde yaklaşılır. Değerlerin sırasıyla okunuşları sistolik ardından da diyastolik olaraktır.
Sistolik ve diyastolik sırasıyla okunan değerler örnek olarak 120/80 veya 12/8 şeklindedir. Eğer risk grubunda bulunan bireylerdenseniz bu değer 110 mmHg seviyelerinde olarak kabul görmektedir. Belirtilerinizin olmaması risk altında olmadığınız anlamına gelmemektedir.
Bilinmesi gereken şudur ki, belirtisiz de olsa hipertansiyon hala damarlarınıza ve kalbinize zarar verebilmektedir. Bu oluşan hasarın sonucunda kalp krizi, felç gibi sorunlarla karşılaşma şansınız çok yüksektir. Böyle ciddi durumların yaşanmaması için düzenli ve doğru kontroller yapılması hayati önem taşır.
Çeşitli yöntemlerle kolayca fark edilebilen hipertansiyon, ilerleyen yaşla ihtimali artan bir hastalık olarak ele alınır. Lakin nadir de olsa genç yaşta da bu sorunla karşılaşan hastalar mevcuttur.
Doğru muayene, tanı ve tedavi ile hipertansiyonun doğurabileceği ciddi sorunalar kolaylıkla önlenebilmektedir. Böyle durumlarda uzman bir doktorun ve bilinçli bir çevrenin öneminin oldukça kritik bir yere sahip olduğu bilinmelidir.
Hipertansiyon Ne Demek?
Hipertansiyon ne demek? Fransızca’da “hypertension” kelimesinden Türkçe’ye aldığımız bu kelimenin anlamı “yüksek kan basıncı” olarak geçer. Hyper ön eki alan tension kelimesinin anlamı gerilim ve kan basıncı olarak bilinmektedir.
Hipertansiyon, kalbin kanı pompalarken damarda oluşturduğu basıncın normal değerlerin üzerinde olması durumudur. Hipertansiyon aynı zamanda yüksek tansiyon adıyla da bilinir. Hipertansiyon, kalp, böbrek, beyin gibi hayati organlarda ciddi hasarlara ve damar tıkanıklığı, genişlemesi veya yırtılmasına neden olabilir. Hipertansiyonun nedeni çoğu zaman belli değildir, ancak bazı risk faktörleri vardır. Bunlar arasında genetik faktörler, fazla tuz tüketimi, hareketsiz yaşam, fazla kilo, stres, sigara ve aşırı alkol tüketimi sayılabilir. Hipertansiyonun belirtileri genellikle yoktur veya çok hafiftir. Bu nedenle, hipertansiyonu olan birçok kişi bunun farkında değildir. Hipertansiyonun en sık karşılaşılan belirtileri baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik, burun kanaması, çarpıntı, görme problemleri, sık idrara çıkma, vücutta ödem ve kulaklarda çınlama gibi şikayetlerdir. Hipertansiyonun tanısı, kan basıncının ölçülmesi ile konur. Kan basıncı, büyük tansiyon (sistolik) ve küçük tansiyon (diyastolik) olarak iki değerden oluşur. Büyük tansiyon, kalbin kanı pompalarken oluşturduğu basınçtır. Küçük tansiyon ise kalbin kan pompalamaya ara verdiği dönemdeki basınçtır. Normal kan basıncı değerleri, büyük tansiyon için 120-129 mmHg, küçük tansiyon için 80-84 mmHg olarak kabul edilir. Hipertansiyon ise, büyük tansiyonun 140 mmHg ve üzeri, küçük tansiyonun 90 mmHg ve üzeri olmasıdır. Hipertansiyonun tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi olarak iki başlıkta incelenebilir. Yaşam tarzı değişiklikleri, hipertansiyonun önlenmesi ve tedavisinde çok önemlidir. Bunlar arasında tuz tüketimini azaltmak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, kilo vermek, düzenli egzersiz yapmak, stresten uzak durmak, sigara ve alkolü bırakmak sayılabilir. İlaç tedavisi ise, doktorun uygun gördüğü ilaçların düzenli olarak kullanılmasıdır. İlaç tedavisinin amacı, kan basıncını normal değerlere indirmek ve hipertansiyona bağlı komplikasyonları önlemektir. Hipertansiyon hastaları, kan basıncını düzenli olarak takip etmeli, doktorun önerilerine uymalı ve tedaviyi aksatmamalıdır. Hipertansiyon, tedavi edilmediği takdirde kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, görme kaybı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Hipertansiyon, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bu nedenle, hipertansiyonu olan veya olma riski taşıyan kişiler, sağlıklı bir yaşam sürmeye ve doktor kontrolünde olmaya özen göstermelidir.
Günümüzde rahatlıkla rastlayacağımız bu hastalığa sahip kişiler ömür boyu tedavi görmek zorunda kalmaktadır. Özenli ve dikkatli bir hayat yaşaması gereken hipertansiyon hastaları, hayatlarını diğer insanlardan bir tık daha zor yaşarlar.
Bunun en temel nedeni, hipertansiyon hastalarındaki yüksek kan basıncının damarlara ve organlara verebileceği hasar ve yüksek tahriptir. Dikkat edilmezse ölümcül olabilecek bu hastalık itinayla tedavi edilmelidir.
Ömür boyu sürecek bu tedavi ne yazık ki hastalığa kesin bir çözüm değildir. Bu nedenle hipertansiyon ile ilgili bugün sizlere bilmeniz gereken temel bilgileri vermeye çalışacağız.
Asansiyel Primer Hipertansiyon
Asansiyel primer hipertansiyon nedir? Asansiyel primer hipertansiyon, tıbbi bir terim olup, genellikle “esansiyel hipertansiyon” olarak da adlandırılır. Bu durum, yüksek kan basıncı anlamına gelir ve altta yatan bir tıbbi durumdan kaynaklanmaz. Asansiyel primer hipertansiyon, genellikle yaşam tarzı faktörleri, genetik yatkınlık ve çevresel etmenlerin bir kombinasyonu sonucunda ortaya çıkar.
Bu durum, dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir sağlık sorunudur. Asansiyel primer hipertansiyon, genellikle semptomlara neden olmaz ve bu nedenle “sessiz katil” olarak adlandırılır. Ancak, uzun vadede kalp hastalığı, inme, böbrek hastalığı ve diğer ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, asansiyel primer hipertansiyonun erken teşhisi ve tedavisi son derece önemlidir.
Asansiyel primer hipertansiyonun belirtileri genellikle belirgin değildir. Ancak, bazı insanlar baş ağrısı, baş dönmesi, burun kanaması, yorgunluk ve nefes darlığı gibi semptomlar yaşayabilir. Bununla birlikte, bu semptomlar genellikle diğer sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilebilir, bu nedenle asansiyel primer hipertansiyonun teşhisi genellikle rutin bir tansiyon ölçümü ile konulur.
Asansiyel primer hipertansiyonun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, birkaç risk faktörü bu durumun gelişiminde rol oynar. Bu risk faktörleri arasında obezite, yüksek tuz tüketimi, düşük fiziksel aktivite düzeyi, stres, genetik yatkınlık ve yaş bulunur. Ayrıca, yaşlanma süreci de asansiyel primer hipertansiyonun gelişiminde bir faktör olabilir.
Asansiyel primer hipertansiyonun tedavisi genellikle yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi kombinasyonunu içerir. Sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz, tuz alımının azaltılması, alkol tüketiminin sınırlanması ve sigara içilmemesi gibi yaşam tarzı değişiklikleri kan basıncını kontrol altına almaya yardımcı olabilir. Bununla birlikte, bazı durumlarda ilaçlar da reçete edilebilir.
Asansiyel primer hipertansiyonun tedavisinde kullanılan ilaçlar arasında ACE inhibitörleri, beta blokerler, kalsiyum kanal blokerleri ve diüretikler bulunur. Bu ilaçlar kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilir ve böylece kalp hastalığı, inme ve diğer komplikasyonların riskini azaltabilir.
Asansiyel primer hipertansiyon genellikle belirgin semptomlara neden olmayabilir ancak ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle düzenli tansiyon ölçümleri yapılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsenmesi ve düzenli tıbbi takip ile asansiyel primer hipertansiyonun kontrol altına alınması mümkündür.
Pulmoner Hipertansiyon
Pulmoner hipertansiyon nedir? Pulmoner hipertansiyon (PH), akciğerlerdeki kan basıncının yüksek olması durumunu ifade eder. Normalde, akciğerlerdeki kan basıncı düşüktür çünkü akciğerler oksijen alışverişi için tasarlanmıştır. Ancak pulmoner hipertansiyon durumunda, bu basınç artar ve akciğerlerdeki kan damarları daralır, bu da kalbin sağ tarafında ve akciğerlerdeki diğer damarlarda zorlanmaya neden olur.
Pulmoner hipertansiyon, genellikle başka bir sağlık sorununun bir sonucu olarak ortaya çıkar. Örneğin, akciğer hastalıkları, kalp hastalıkları, kan pıhtılaşması ve diğer bazı durumlar pulmoner hipertansiyona neden olabilir. Ayrıca, bazı ilaçlar ve genetik faktörler de bu duruma yol açabilir.
Pulmoner hipertansiyonun belirtileri arasında nefes darlığı, göğüs ağrısı, halsizlik, çabuk yorulma, baş dönmesi ve bayılma gibi durumlar bulunur. Bu belirtiler genellikle zamanla kötüleşir ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkiler.
Pulmoner hipertansiyonun teşhisi genellikle kapsamlı bir fiziksel muayene, kan testleri, akciğer fonksiyon testleri, EKG ve ekokardiyografi gibi testlerle konulur. Bu testlerin sonuçlarına göre, pulmoner hipertansiyonun altında yatan neden belirlenir ve tedavi planı oluşturulur.
Pulmoner hipertansiyon tedavisi, altta yatan nedenin tedavi edilmesini içerebilir. Örneğin, bir akciğer hastalığından kaynaklanıyorsa, o hastalığın tedavisi pulmoner hipertansiyonun kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, ilaç tedavisi, oksijen tedavisi, egzersiz programları ve bazı durumlarda cerrahi müdahale de pulmoner hipertansiyon tedavisinde kullanılabilir.
Pulmoner hipertansiyonun tedavisi multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Bu nedenle, pulmoner hipertansiyon hastalarının bir kardiyolog, bir akciğer uzmanı ve diğer uzmanlarla işbirliği içinde olmaları önemlidir. Ayrıca, düzenli doktor kontrolleri ve yaşam tarzı değişiklikleri de pulmoner hipertansiyonun yönetiminde önemli bir rol oynar.
Pulmoner hipertansiyon ciddi bir durumdur ve erken teşhis ve tedavi gerektirir. Belirtileri olan kişilerin vakit kaybetmeden bir sağlık uzmanına danışmaları önemlidir. Pulmoner hipertansiyonun altta yatan nedeni belirlenip uygun tedavi planı oluşturulduğunda, hastaların yaşam kalitesi önemli ölçüde artabilir.
Arteriyel Hipertansiyon
Arteriyel hipertansiyon nedir? Arteriyel hipertansiyon, kan basıncının normal değerlerin üzerinde seyretmesi durumunu ifade eder. Kan basıncı, kalbin atışlarıyla damarlara uyguladığı basınç olarak tanımlanabilir. Bu basınç, kanın vücuttaki dolaşımını sağlamak için gereklidir. Ancak, kan basıncının belirli bir seviyenin üzerine çıkması durumunda, arteriyel hipertansiyon ortaya çıkar.
Arteriyel hipertansiyon genellikle belirti vermeden ilerleyen bir hastalıktır. Bu nedenle “sessiz katil” olarak da adlandırılır. Yüksek kan basıncı, zamanla kalp, damarlar, böbrekler ve diğer organlar üzerinde ciddi zararlara yol açabilir. Bu nedenle arteriyel hipertansiyonun erken teşhisi ve tedavisi oldukça önemlidir.
Arteriyel hipertansiyonun nedenleri arasında genetik faktörler, obezite, yüksek tuz tüketimi, düzensiz beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam tarzı, stres ve bazı tıbbi durumlar yer alır. Ayrıca yaş ilerledikçe ve hormonal değişikliklerin yaşandığı durumlarda da hipertansiyon riski artar.
Arteriyel hipertansiyonun belirtileri genellikle belirgin olmayabilir. Ancak bazı durumlarda baş ağrısı, baş dönmesi, çarpıntı, göğüs ağrısı, burun kanaması, bulanık görme gibi şikayetler görülebilir. Bununla birlikte, bu belirtiler her zaman hipertansiyonun varlığını göstermez. Bu nedenle düzenli olarak kan basıncı ölçümü yapılmalı ve gerekli durumlarda doktora başvurulmalıdır.
Arteriyel hipertansiyonun tedavisinde yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi birlikte kullanılır. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmek, düzenli egzersiz yapmak, kilo kontrolü sağlamak, tuz tüketimini azaltmak, alkol ve sigara kullanımını sınırlamak gibi yaşam tarzı değişiklikleri hipertansiyonun kontrol altına alınmasında önemli rol oynar.
İlaç tedavisi ise doktor kontrolünde uygulanmalıdır. Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar genellikle kan basıncını düşürmeye yönelik etki gösterir. Ancak her hasta için uygun olan ilaç ve dozajın belirlenmesi için mutlaka doktora danışılmalıdır.
Arteriyel hipertansiyon ciddi bir sağlık sorunudur ve tedavi edilmezse kalp krizi, inme, böbrek yetmezliği gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle düzenli olarak kan basıncı ölçümü yapılmalı, sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinilmeli ve hipertansiyon konusunda bilinçli olunmalıdır. Ayrıca herhangi bir şüpheli durumda mutlaka uzman bir doktora başvurulmalıdır.
Komplike Hipertansiyon
Komplike hipertansiyon nedir? Komplike hipertansiyon, yüksek tansiyonun (hipertansiyon) diğer sağlık sorunlarına yol açtığı durumdur. Hipertansiyon, kan basıncının sürekli olarak yüksek olması durumudur. Normalde, kan basıncı 120/80 mmHg olarak kabul edilir. Ancak, kan basıncı sürekli olarak 140/90 mmHg’nin üzerinde ise kişi hipertansiyon tanısı alır.
Komplike hipertansiyon ise hipertansiyonun diğer organlarda hasara yol açtığı ve ciddi sağlık sorunlarına neden olduğu durumu ifade eder. Bu durum, genellikle yüksek tansiyonun uzun süre kontrol altına alınmaması veya tedavi edilmemesi sonucunda ortaya çıkar. Komplike hipertansiyon, kalp, böbrek, beyin, gözler ve diğer organlarda ciddi hasarlara neden olabilir.
Komplike hipertansiyonun belirtileri genellikle hipertansiyonun belirtileriyle benzerlik gösterir. Bunlar arasında baş ağrısı, baş dönmesi, bulanık görme, nefes darlığı, göğüs ağrısı ve böbrek sorunları yer alabilir. Ancak, komplike hipertansiyonun belirtileri genellikle daha ciddi ve hayati tehlike arz edebilir.
Komplike hipertansiyonun tedavisi, öncelikle yüksek tansiyonun kontrol altına alınması ve diğer organlardaki hasarın tedavi edilmesini içerir. Bu genellikle ilaç tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri ve diğer tıbbi müdahaleleri gerektirebilir. Tedavi edilmediği takdirde komplike hipertansiyon ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir ve hatta ölümcül olabilir.
Komplike hipertansiyon, yüksek tansiyonun diğer organlarda hasara yol açtığı ve ciddi sağlık sorunlarına neden olduğu durumu ifade eder. Bu durumun tedavisi için erken teşhis ve uygun tedavi yöntemleri oldukça önemlidir. Hipertansiyonun kontrol altına alınması ve düzenli takip edilmesi, komplike hipertansiyonun önlenmesi ve tedavi edilmesinde önemli bir rol oynar.
Portal Hipertansiyon
Portal hipertansiyon nedir? Portal hipertansiyon, karaciğerdeki portal venin tıkanması veya daralması sonucu oluşan bir durumdur. Karaciğerdeki kanın portal ven yoluyla dolaşımında bir engel oluştuğunda, kan basıncı yükselir ve bu duruma portal hipertansiyon denir.
Portal hipertansiyonun en sık nedeni sirozdur. Karaciğerdeki siroz, karaciğer dokusunun kronik olarak hasar görmesi sonucu oluşur ve karaciğerdeki kan akımını engelleyebilir. Bunun yanı sıra portal venin tıkanması veya daralması da portal hipertansiyona neden olabilir.
Portal hipertansiyonun belirtileri arasında karın şişliği, mide ve yemek borusu varisleri, kanama eğilimi, sarılık ve karın ağrısı yer alabilir. Bu belirtiler, portal hipertansiyonun ilerlemiş durumlarında ortaya çıkabilir.
Portal hipertansiyonun teşhisi genellikle fizik muayene, kan testleri, görüntüleme yöntemleri ve endoskopi ile konulur. Tedavi ise portal hipertansiyonun nedenine ve şiddetine bağlı olarak değişebilir. Örneğin, siroz nedeniyle oluşan portal hipertansiyon durumunda, karaciğer nakli gerekebilir. Diğer tedavi seçenekleri arasında ilaç tedavisi, endoskopik müdahaleler ve cerrahi girişimler bulunabilir.
Portal hipertansiyonun komplikasyonları arasında mide ve yemek borusu varislerinin kanaması, asit baz dengesizlikleri, hepatik ensefalopati ve karaciğer yetmezliği yer alabilir. Bu nedenle portal hipertansiyonun erken teşhisi ve tedavisi oldukça önemlidir.
Portal hipertansiyon karaciğerdeki kan akımının engellenmesi sonucu oluşan bir durumdur ve ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle belirtileri fark edildiğinde vakit kaybetmeden bir sağlık profesyoneline başvurulması önemlidir. Tedavi edilmediği takdirde hayati risk taşıyan bir durum olabileceğinden, portal hipertansiyonun erken teşhisi ve tedavisi hayati önem taşır.
Esansiyel Hipertansiyon
Esansiyel hipertansiyon nedir? Esansiyel hipertansiyon, yüksek tansiyonunun en yaygın türüdür ve genellikle herhangi bir belirti göstermeden uzun süre fark edilmeyebilir. Esansiyel hipertansiyonun nedeni net olarak bilinmemekle birlikte, genetik faktörler, yaşam tarzı ve çevresel etmenlerin bir araya gelmesi sonucunda ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Esansiyel hipertansiyon, kan basıncının normal değerlerin üzerinde seyretmesi durumunu ifade eder. Kan basıncı, kalbin atışlarıyla damarlara pompalanan kanın damar duvarlarına yaptığı basınç olarak tanımlanabilir. Bu basınç, birim zamanda atılan kan miktarı ve damar duvarlarının direnci ile ilişkilidir. Yüksek tansiyon, bu basıncın normalden yüksek olması durumunda ortaya çıkar.
Esansiyel hipertansiyonun belirtileri genellikle belirgin olmamakla birlikte, baş ağrısı, baş dönmesi, göğüs ağrısı, burun kanaması, yorgunluk ve bulanık görme gibi şikayetler görülebilir. Ancak bu belirtiler her zaman yüksek tansiyonun varlığını göstermeyebilir, bu nedenle düzenli tansiyon ölçümleri yapılmalıdır.
Esansiyel hipertansiyonun tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi gibi yöntemlerle gerçekleştirilebilir. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmek, düzenli egzersiz yapmak, stresten uzak durmak, alkol ve tuz tüketimini azaltmak gibi yaşam tarzı değişiklikleri yüksek tansiyonun kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Bununla birlikte, doktor tarafından reçete edilen ilaçların düzenli kullanımı da önemlidir.
Esansiyel hipertansiyonun tedavisinde ilaçlar genellikle tansiyonu düşürmeye yöneliktir. Beta blokerler, kalsiyum kanal blokerleri, ACE inhibitörleri, angiotensin reseptör blokerleri gibi farklı ilaç grupları kullanılabilir. Bu ilaçların kullanımı ve dozajı, hastanın durumuna göre doktor tarafından belirlenmelidir.
Esansiyel hipertansiyonun tedavisinde erken teşhis ve düzenli takip önemlidir. Yüksek tansiyonun kontrol altına alınmaması durumunda kalp krizi, inme, böbrek hastalıkları ve diğer ciddi sağlık sorunları riski artabilir. Bu nedenle düzenli tansiyon ölçümleri ve doktor kontrolü ihmal edilmemelidir.
Esansiyel hipertansiyon genellikle belirti vermeden ilerleyebilen ancak ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bir durumdur. Sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları edinmek, düzenli tansiyon ölçümleri yapmak ve doktor önerilerine uygun şekilde tedavi olmak, yüksek tansiyonun kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir.
Sekonder Hipertansiyon
Sekonder hipertansiyon nedir? Sekonder hipertansiyon, temel olarak başka bir sağlık durumunun neden olduğu yüksek tansiyon durumunu ifade eder. Yani, primer hipertansiyonun aksine, sekonder hipertansiyonun altında yatan birincil bir neden vardır. Bu durum, genellikle böbrek hastalığı, hormonal dengesizlikler, damar daralması veya ilaç yan etkileri gibi faktörlerden kaynaklanabilir.
Sekonder hipertansiyonun belirtileri genellikle primer hipertansiyonla aynıdır. Bunlar arasında baş ağrısı, baş dönmesi, burun kanaması, nefes darlığı ve göğüs ağrısı yer alabilir. Ancak, sekonder hipertansiyonun altta yatan nedeni tedavi edildiğinde tansiyon seviyeleri genellikle normale dönebilir.
Sekonder hipertansiyonun tanısı genellikle kapsamlı bir tıbbi değerlendirme gerektirir. Bu değerlendirme, kan testleri, idrar testleri, böbrek fonksiyon testleri, hormon seviyelerinin ölçümü ve bazı görüntüleme testleri gibi çeşitli testleri içerebilir. Bu testlerin sonuçlarına dayanarak, altta yatan neden belirlenir ve buna yönelik tedavi planı oluşturulur.
Sekonder hipertansiyonun tedavisi, temelde altta yatan nedenin tedavisini içerir. Örneğin, böbrek hastalığına bağlı olarak gelişen sekonder hipertansiyon durumunda, böbrek hastalığının tedavisi tansiyon seviyelerinin düzelmesine yardımcı olabilir. Benzer şekilde, hormonal dengesizliklere bağlı olarak gelişen sekonder hipertansiyon durumunda, hormon seviyelerinin düzeltilmesi tansiyon kontrolünü sağlayabilir.
Bazı durumlarda, sekonder hipertansiyonun tedavisinde ilaçlar da kullanılabilir. Bu ilaçlar genellikle tansiyonu düşürmeye yönelik olup, altta yatan nedenin tedavisiyle birlikte kullanıldığında daha etkili olabilir. Ancak, ilaç tedavisi her zaman bir doktor gözetiminde ve reçete doğrultusunda uygulanmalıdır.
Sekonder hipertansiyonun tedavisi genellikle uzun vadeli bir süreci kapsar ve düzenli tıbbi takip gerektirebilir. Bu nedenle, sekonder hipertansiyon tanısı konmuş bireylerin düzenli olarak doktorlarıyla iletişim halinde olmaları ve önerilen tedavi planına uymaları önemlidir.
Sekonder hipertansiyon, yüksek tansiyonun temelde başka bir sağlık sorunundan kaynaklandığı bir durumu ifade eder. Bu durumun tanısı ve tedavisi genellikle kapsamlı bir tıbbi değerlendirme gerektirir ve altta yatan nedenin belirlenmesiyle başlar. Tedavi genellikle altta yatan nedene yöneliktir ve ilaçlar da gerektiğinde kullanılabilir. Sekonder hipertansiyonun tedavisi uzun vadeli bir süreci kapsar ve düzenli tıbbi takip gerektirebilir. Bu nedenle, bu durumdan etkilenen bireylerin doktorlarıyla işbirliği içinde olmaları önemlidir.
Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?
Hipertansiyon belirtileri nelerdir? Yakından incelediğimizde hipertansiyonun belirtileri çeşitlendirilebilir ancak temelinde belirli kan basıncı seviyelerini geçmediğiniz sürece bu belirtiler genelde ortaya çıkmaz. Bu oranlar 180/110 yani 18/11 civarlarındadır. Bazen bu oranlar geçilse bile belirti alınamadığı durumlar olmaktadır.
Bazı durumlarda söz konusu değerler geçildiğinde burun kanaması, baş ağrısı, nefeste daralma tarzı bulgular olabilmektedir. Yalnız bu şekildeki belirtiler hipertansiyona özel olmadığı için bizlere kesin bir bilgi vermez. Bu nedenle hipertansiyonunuz ciddi seviyelere gelmeden anlaşılmayabilir.
Temelinde iki tür hipertansiyon bulunmaktadır. Bunlara birincil ve ikincil tansiyon adı verilmektedir. “Hipertansiyon belirtileri nelerdir?” sorusunun cevabı ise şu şekilde sıralanabilir:
- Sık sık idrar ihtiyacı ve geceleri sürekli lavaboya gitme ihtiyacı
- Görüntüde bulanıklık veya çift görme durumu
- Bacak ve baldır bölgelerinde şişlik
- Nefes almada zorluk, nefes darlığı
- Yorgun, halsiz ve isteksiz hissetmek
- Kulaklarda çınlama
- Burun kanaması
- Kalp ritminde düzensizlik ve ağrı
- Baş dönmesi ve ağrıları
- Merdiven çıkarken ve yürürken zorlanmak
- Deride oluşan kızarıklıklar
Hipertansiyonun temel nedenlerine değinecek olursak da, önce temel şeylerden başlamalıyız. Bildiğimiz üzere hipertansiyon yaş ilerledikçe riski artan bir hastalıktır ancak tek sorun yaş değildir. Ailenizde bu hastalığa sahip bireyler varsa, sizde de olma ihtimali ne yazık ki diğer insanlardan daha yüksek olacaktır.
Bunların yanı sıra aşırı kilo yani obezite ve sürekli tütün kullanımı gibi şeylerin de sizi risk sınıfına soktuğu bilinmektedir. Bu tür sizi risk grubuna sokan nedenler iki farklı gruba ayrılarak inceleme altına alınmaktadır.
İlkinde yani primer hipertansiyon, kişide buna neden olacak belirtilerin saptanamaması durumuna verilen isimdir. Bu durumda hastalık zamanla yavaş yavaş gelişip kendi kendini gösterme eğilimindedir. Diğeri ise sekonder hipertansiyon olup kişinin bir sağlık sıkıntısından kaynaklı ortaya çıkması durumudur.
Sekonder olan hipertansiyon kan basıncının aniden yükselmesine neden olmaktadır. Bunun nedeni kullanılan ilaçlar da olabilmektedir. Hipertansiyona neden olabilecek şeylerin sıralaması şu şekilde yapılabilir:
- Fazla tuz tüketmek
- Obezite
- Genetik
- Diyabet ve kolesterol
- Beslenme alışkanlıklarındaki hatalar
- İlaçlardan kaynaklı sorunlar
- Uyku apnesi
- Böbreklerdeki sorunlar
- Tiroit ile ilgili rahatsızlıklar
- Anne karnındayken bebekte oluşan komplikasyonlar
- Uyuşturucu madde kullanımı
Hipertansiyon Neden Olur?
Hipertansiyon neden olur? Hipertansiyon, yani yüksek tansiyon, genellikle belirgin bir neden olmaksızın ortaya çıkan bir durumdur. Ancak, hipertansiyonun birçok farklı nedeni olabilir. Bu nedenler genellikle bir araya gelerek yüksek tansiyona yol açar. Hipertansiyonun en yaygın nedenleri arasında şunlar bulunmaktadır:
1. Genetik Faktörler: Ailede hipertansiyon öyküsü olan bireylerde hipertansiyon riski daha yüksektir. Genetik faktörler, kişinin tansiyonunu etkileyebilir ve yüksek tansiyon gelişme riskini artırabilir.
2. Fiziksel Aktivite Düzeyi: Düzenli egzersiz yapmayan bireylerde hipertansiyon riski daha yüksektir. Fiziksel aktivitenin azalması, vücut ağırlığının artması ve kas kütlesinin azalması hipertansiyon riskini artırabilir.
3. Beslenme Alışkanlıkları: Yüksek tuz tüketimi, düşük lifli beslenme alışkanlığı, yüksek yağlı ve işlenmiş gıda tüketimi hipertansiyon riskini artırabilir. Ayrıca, yetersiz potasyum alımı da yüksek tansiyon gelişme riskini artırabilir.
4. Obezite: Vücut ağırlığının fazla olması, özellikle karın bölgesinde yağlanma, hipertansiyon riskini artırabilir. Obezite, vücuttaki yağ dokusunun artması ve metabolik dengenin bozulması nedeniyle yüksek tansiyona yol açabilir.
5. Stres: Kronik stres, sürekli yüksek tansiyona neden olabilir. Stres, vücuttaki kortizol seviyelerinin artmasına ve kan basıncının yükselmesine neden olabilir.
6. Alkol ve Sigara Tüketimi: Aşırı alkol tüketimi ve sigara kullanımı hipertansiyon riskini artırabilir. Alkolün kan basıncı üzerindeki etkisi ve sigaranın damar duvarlarına olan zararlı etkileri yüksek tansiyona yol açabilir.
7. Diyabet: Diyabet, kan şekerinin yüksek olması nedeniyle damar duvarlarına zarar vererek hipertansiyona yol açabilir.
8. Böbrek Hastalıkları: Böbreklerin normal fonksiyonlarını yerine getirememesi, sodyum ve su dengesinin bozulması hipertansiyona yol açabilir.
Hipertansiyonun bu nedenleri dikkate alındığında, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, düzenli egzersiz yapmak, dengeli beslenmek, alkol ve sigara tüketimini sınırlamak, stresten uzak durmak ve düzenli olarak tansiyon kontrolü yapmak hipertansiyon riskini azaltabilir. Ayrıca, genetik yatkınlığı olan bireylerin düzenli olarak doktor kontrolünde olmaları ve gerekli önlemleri almaları önemlidir.
Hipertansiyon Tanısı Nasıl Konur?
Hipertansiyon tanısı nasıl konur? Hipertansiyon tanısı, kan basıncının ölçülmesiyle konulur. Kan basıncı, kalbin kanı pompalarken damarda oluşturduğu basınçtır. Kan basıncı, büyük tansiyon (sistolik) ve küçük tansiyon (diyastolik) olarak iki değerden oluşur. Büyük tansiyon, kalbin kanı pompalarken oluşturduğu basınçtır. Küçük tansiyon ise kalbin kan pompalamaya ara verdiği dönemdeki basınçtır. Normal kan basıncı değerleri, büyük tansiyon için 120-129 mmHg, küçük tansiyon için 80-84 mmHg olarak kabul edilir. Hipertansiyon ise, büyük tansiyonun 140 mmHg ve üzeri, küçük tansiyonun 90 mmHg ve üzeri olmasıdır.
Kan basıncı ölçümü, tansiyon aleti kullanılarak yapılır. Tansiyon aleti, bir manşet, bir ampul ve bir basınç göstergesinden oluşur. Manşet, kolda dirsekten biraz yukarıda olacak şekilde sarılır. Ampul sıkılarak manşete hava pompalanır. Bu sırada stetoskop ile koldaki atardamarın sesi dinlenir. Manşetten hava salınmaya başlandığında, atardamarın sesi duyulmaya başladığı nokta büyük tansiyonu, sesin kesildiği nokta ise küçük tansiyonu gösterir.
Kan basıncı ölçümü, uygun şartlarda ve düzenli olarak yapılmalıdır. Ölçümden önce en az 5 dakika dinlenilmeli, ölçümden 1 saat önce sigara, kahve, alkol gibi kan basıncını etkileyebilecek maddeler tüketilmemeli, ölçüm sırasında konuşulmamalı, bacak bacak üstüne atılmamalıdır. Ayrıca, kan basıncı her iki koldan da ölçülmeli, farklılık varsa daha yüksek olan koldan ölçüme devam edilmelidir.
Hipertansiyon tanısı için, kan basıncının en az iki farklı zamanda ölçülmesi ve yüksek çıkması gerekir. Tek seferlik yüksek kan basıncı, hipertansiyon anlamına gelmez. Kan basıncı, stres, fiziksel aktivite, ilaçlar, hormonal değişimler gibi pek çok faktörden etkilenebilir. Bu nedenle, kan basıncı ölçümü, farklı günlerde ve farklı saatlerde yapılmalıdır.
Hipertansiyon tanısı için, kan basıncı ölçümü dışında bazı laboratuvar testleri de yapılabilir. Bu testler, hipertansiyona neden olabilecek veya hipertansiyonun neden olduğu komplikasyonları saptamak için uygulanır. Bu testler arasında idrar tahlili, kan şekeri, kolesterol, trigliserid, elektrolitler, kreatinin, üre, potasyum, kalsiyum, albümin gibi testler sayılabilir.
Hipertansiyon tanısı, kan basıncının ölçülmesi ve gerekli testlerin yapılmasıyla konulur. Hipertansiyon, tedavi edilmediği takdirde kalp, beyin, böbrek, göz gibi organlarda ciddi hasarlara ve damar tıkanıklığı, genişlemesi veya yırtılmasına neden olabilir. Hipertansiyon, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bu nedenle, hipertansiyonu olan veya olma riski taşıyan kişiler, sağlıklı bir yaşam sürmeye ve doktor tavsiyelerine uymaya özen göstermelidir.
Hipertansiyon Nasıl Düşürülür?
Hipertansiyon nasıl düşürülür? Hipertansiyonun tedavisi, ilaçlar ve yaşam tarzı değişiklikleri ile yapılır. Hipertansiyonu düşürmek için, şu önerilere uyulabilir:
Tuz tüketimini azaltmak: Tuz, kan basıncını yükselten en önemli faktördür. Günde 5 gramdan fazla tuz tüketmek, hipertansiyon riskini artırır. Tuz tüketimini azaltmak için, yemeklere fazla tuz eklememek, işlenmiş gıdalardan, turşulardan, salamuralardan, hazır çorbalardan, cipslerden, sos ve ketçaplardan uzak durmak, tuz yerine baharat, limon, sirke gibi tatlandırıcılar kullanmak gerekir.
Sağlıklı beslenmek: Kalp sağlığı için faydalı olan besinler, hipertansiyonu da düşürmeye yardımcı olur. Potasyum, kalsiyum, magnezyum, lif ve antioksidanlardan zengin besinler, kan basıncını dengeler ve damar sağlığını korur. Özellikle muz, limon, nar, kereviz, patates, kakao, sarımsak, soğan, kudret narı, kekik, ceviz, ayran, kaya tuzu, kırkkilit otu ve keklik otu gibi yiyecekler hipertansiyona iyi gelir. Ayrıca, yağlı, şekerli, unlu ve işlenmiş gıdalardan, kızartmalardan, hamur işlerinden, tatlılardan, kola ve gazlı içeceklerden kaçınmak, sebze, meyve, kurubaklagil, tam tahıl, yağsız et, balık, süt ve süt ürünleri gibi sağlıklı gıdaları tercih etmek gerekir.
Kilo vermek: Fazla kilolar, kan basıncını yükseltir ve hipertansiyon riskini artırır. Kilo vermek, kan basıncını düşürmenin en etkili yollarından biridir. Her 10 kg kilo kaybı, kan basıncını ortalama 10 mmHg düşürebilir. Kilo vermek için, sağlıklı beslenme ve egzersiz yapma alışkanlığı edinmek, günlük kalori alımını azaltmak, öğün atlamamak, küçük porsiyonlarla yemek, bol su içmek, ara öğünlerde sağlıklı atıştırmalıklar tüketmek gerekir.
Egzersiz yapmak: Düzenli fiziksel aktivite, kalp kaslarını güçlendirir, kan dolaşımını artırır ve kan basıncını düşürür. Haftada en az 150 dakika orta şiddette egzersiz yapmak, hipertansiyonu kontrol altına almak için faydalıdır. Egzersiz yapmak için, yürüyüş, koşu, bisiklet, yüzme, dans, aerobik, pilates, yoga gibi sporlar seçilebilir. Egzersiz yaparken, nabız, solunum ve tansiyon takip edilmeli, aşırı yorulmamalı, ısınma ve soğuma hareketleri yapılmalıdır.
Stresi azaltmak: Stres, kan basıncını yükselten ve hipertansiyonu tetikleyen bir faktördür. Stresi azaltmak için meditasyon, yoga, nefes egzersizleri, hobiler, müzik dinlemek, kitap okumak gibi yöntemler kullanılabilir. Ayrıca olumsuz düşüncelerden uzaklaşmak, pozitif olmak ve sosyal destek almak da stresle başa çıkmaya yardımcı olur.
Sigara içmemek ve az alkol tüketmek: Sigara, kan damarlarını daraltır, kan basıncını yükseltir ve kalp krizi ve felç riskini artırır. Alkol ise kan basıncını geçici olarak yükseltir ve uzun vadede kalp ve böbrek hastalıklarına neden olabilir. Bu nedenle, hipertansiyonu olan kişilerin sigarayı bırakması ve alkol tüketimini sınırlandırması gerekir.
İlaç kullanmak: Hipertansiyonun tedavisinde, doktorun uygun gördüğü ilaçların düzenli olarak kullanılması gerekir. İlaç tedavisinin amacı, kan basıncını normal değerlere indirmek ve hipertansiyona bağlı komplikasyonları önlemektir. Hipertansiyon için farklı tipte ilaçlar vardır. Bunlar arasında diüretikler, beta blokerler, kalsiyum kanal blokerleri, anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri, anjiyotensin reseptör blokerleri, alfa blokerler, alfa-beta blokerler, santral etkili ilaçlar, vazodilatörler ve renin inhibitörleri sayılabilir. Hipertansiyon ilaçları, doktorun önerdiği dozda ve zamanda alınmalı, ilaç değiştirme, bırakma veya doz ayarlama gibi kararlar doktorla paylaşılmalıdır.
Hipertansiyonu düşürmek için, bu önerilere uyulması, kan basıncının düzenli olarak takip edilmesi, doktor kontrolünde olunması ve tedaviye uyum gösterilmesi önemlidir. Hipertansiyon, tedavi edilmediği takdirde kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, görme kaybı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Hipertansiyon, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır.
Hipertansiyona ne iyi gelir?
Herkes “Hipertansiyona ne iyi gelir?” sorusunu soruyor ancak bu hastalık sarımsak ve soğan yiyerek veya birkaç ilaç kullanmakla geçen bir şey değil. Bilmemiz gerekir ki hipertansiyona en iyi gelecek şey, ona neden olan nedenden kurtulabilmektir.
Öncelikle vücutta var olan diğer hastalıkların tedavi edilmesi en doğru sonucu verecektir. Ardından diğer iyi gelecek çözümlere bakmak istersek de, elimizde çeşitli alternatifler mevcut. Bunlardan en basitleri tuz oranını azaltmaktır. Tuzun tansiyonu yükseltici etki yapması hipertansiyon için çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
Ardından basit şekerler yerine meyve tüketimi ile şeker ihtiyacını karşılamak da doğru bir karar olacaktır. Beyaz un yerine tam tahıllı un türleri, aynı şekilde de doğru ekmek ve karbonhidrat tercihi de önemlidir. Kısacası diyetinize dikkat etmeniz hem genel sağlığınız için hem de kilonuzu korumanız için faydalıdır.
Sağlığınızı korumanız hipertansiyona neden olan diğer hastalıklardan da sizi korumuş olacaktır. Ek destek için tabi ki de egzersiz yapmak ve olabildiğince hareketsiz bir hayattan kaçınmak en doğrusu olacaktır.
Doktorunuzla görüşüp size vereceği ilaçları düzenli ve doğru ölçeklerde kullanmak, yapabileceğiniz şeyler arasında başı çekiyor. Uzun lafın kısası, özel bir tekniğe veya yönteme ihtiyacınız yok. Eğer kısa kesmek istersek altın kuralınız sağlıklı bir hayat düzeni kurmak olmalı.
Hipertansiyona iyi gelen birçok doğal ve bitkisel çözüm vardır. Bu çözümler, kan basıncını düşürmeye, damar sağlığını korumaya ve hipertansiyonun neden olduğu komplikasyonları önlemeye yardımcı olabilir. Hipertansiyona iyi gelen bazı öneriler şunlardır:
Egzersiz yapmak: Düzenli fiziksel aktivite, kalp kaslarını güçlendirir, kan dolaşımını artırır ve kan basıncını düşürür. Haftada en az 150 dakika orta şiddette egzersiz yapmak, hipertansiyonu kontrol altına almak için faydalıdır.
Sağlıklı beslenmek: Tuz, yağ, şeker ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak, hipertansiyonun önlenmesinde ve tedavisinde önemlidir. Potasyum, kalsiyum, magnezyum, lif ve antioksidanlardan zengin besinler tüketmek, kan basıncını dengeler ve damar sağlığını korur. Özellikle muz, limon, nar, kereviz, patates, kakao, sarımsak, soğan, kudret narı, kekik, ceviz, ayran, kaya tuzu, kırkkilit otu ve keklik otu gibi yiyecekler hipertansiyona iyi gelir.
Stresi azaltmak: Stres, kan basıncını yükselten ve hipertansiyonu tetikleyen bir faktördür. Stresi azaltmak için meditasyon, yoga, nefes egzersizleri, hobiler, müzik dinlemek, kitap okumak gibi yöntemler kullanılabilir. Ayrıca olumsuz düşüncelerden uzaklaşmak, pozitif olmak ve sosyal destek almak da stresle başa çıkmaya yardımcı olur.
Sigara içmemek ve az alkol tüketmek: Sigara, kan damarlarını daraltır, kan basıncını yükseltir ve kalp krizi ve felç riskini artırır. Alkol ise kan basıncını geçici olarak yükseltir ve uzun vadede kalp ve böbrek hastalıklarına neden olabilir. Bu nedenle, hipertansiyonu olan kişilerin sigarayı bırakması ve alkol tüketimini sınırlandırması gerekir.
Uyku düzenine dikkat etmek: Uyku, vücudun dinlenmesi ve kendini yenilemesi için gereklidir. Yeterli ve kaliteli uyku, kan basıncını düzenler ve hipertansiyonun önlenmesine katkıda bulunur. Hipertansiyonu olan kişilerin günde 7-8 saat uyumaları ve uyku kalitesini artırmak için uyku öncesi kafein, alkol, ağır yemek, elektronik cihaz gibi uyaranlardan uzak durmaları önerilir.
Hipertansiyona iyi gelen bu öneriler, yaşam tarzı değişiklikleri olarak adlandırılır ve hipertansiyonun tedavisinde ilaç tedavisine ek olarak uygulanması gerekir. Hipertansiyon hastaları, doktorun reçete ettiği ilaçları düzenli olarak kullanmalı, kan basıncını sık sık ölçmeli ve doktor kontrolünde olmalıdır. Hipertansiyon, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bu nedenle, hipertansiyonu olan veya olma riski taşıyan kişiler, sağlıklı bir yaşam sürmeye ve doktor tavsiyelerine uymaya özen göstermelidir.
Hipertansiyon Engel Oranı Nedir?
Hipertansiyon engel oranı nedir? Hipertansiyon engel oranı, hipertansiyon hastalarının yaşadıkları sağlık sorunlarına göre belirlenen bir orandır. Hipertansiyon engel oranı, hastaların çalışma hayatına devam edebilme, emekli olabilme veya engelli maaşı alabilme gibi haklardan yararlanmasını etkiler. Hipertansiyon engel oranı, hastaların kan basıncı değerleri, tedavi durumları ve komplikasyonlarına göre farklılık gösterir. Hipertansiyon engel oranı belirlenirken, Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı Sakatlık Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nde yer alan sakatlık oranı cetveli esas alınır. Bu cetvele göre, hipertansiyon hastaları için verilebilecek engel oranları şu şekildedir:
Hipertansiyon Klas 1: Antihipertansif tedavi kullanan ve komplikasyonu olmayan kişiler için %10 engel oranı verilir.
Hipertansiyon Klas 2: Antihipertansif tedavi kullanan ve proteinüri, hipertansif serebrovasküler hastalık, sol ventrikül hipertrofisi veya hipertansif retinopati gibi komplikasyonlardan birine sahip olan kişiler için %20 engel oranı verilir.
Hipertansiyon Klas 3: Antihipertansif tedavi kullanan ve diyastolik kan basıncı 120 mmHg ve üzeri olan, proteinüri ve böbrek fonksiyon bozukluğu olan, hipertansif serebrovasküler hastalık ve kalıcı nörolojik defisit olan, sol ventrikül hipertrofisi olan veya hipertansif retinopati evre 3-4 olan kişiler için %50 engel oranı verilir.
Hipertansiyon engel oranı almak isteyen kişiler, öncelikle aile hekimlerine başvurmalı ve kendilerine yönlendirilen sağlık kuruluşlarından randevu almalıdır. Randevu günü, hastaların yanlarında kimlik belgesi, ikametgah belgesi, tedavi raporları, ilaç reçeteleri, tetkik sonuçları, varsa komplikasyonlara ilişkin raporlar gibi belgeleri bulundurmaları gerekir. Sağlık kurulu, hastaların tıbbi durumlarını değerlendirerek, hipertansiyon engel oranı belirler ve engelli sağlık kurulu raporu düzenler. Bu rapor, hastaların engel oranlarını, engel durumlarını, engel sürelerini ve engel gruplarını içerir. Bu rapor, hastaların engelli haklarından yararlanmaları için gerekli bir belgedir. Hipertansiyon engel oranı, hastaların sağlık durumlarına göre değişebilir. Bu nedenle, hastaların düzenli olarak doktor kontrolüne gitmeleri, tedavilerine uyum göstermeleri ve kan basıncını takip etmeleri önemlidir. Hipertansiyon engel oranı, hastaların yaşam kalitesini artırmak ve hipertansiyona bağlı komplikasyonları önlemek için bir fırsat olarak görülmelidir.
Hipertansiyon Kaçtır?
Hipertansiyon kaçtır? Hipertansiyonun tanısı, kan basıncının ölçülmesi ile konulur. Kan basıncı, milimetre cıva (mmHg) biriminde ifade edilir ve genellikle “üst” (sistolik) basınç ve “alt” (diyastolik) basınç olmak üzere iki rakamla ifade edilir. Normal kan basıncı 120/80 mmHg olarak kabul edilirken, 140/90 mmHg ve üzeri değerler yüksek kan basıncı olarak kabul edilir.
Hipertansiyon Baş Ağrısı
Hipertansiyon baş ağrısı yapar mı? Hipertansiyon baş ağrısı nasıl geçer? Hipertansiyon, yani yüksek tansiyon, kan basıncının normal değerlerin üzerinde olması durumudur. Hipertansiyon, kalp, beyin, böbrek ve damar gibi hayati organlarda hasara ve komplikasyonlara neden olabilir. Hipertansiyonun en sık görülen belirtisi baş ağrısıdır. Hipertansiyon baş ağrısı, genellikle enseden başlar ve tepeye doğru yayılır. Bazen başın her tarafında da hissedilebilir. Hipertansiyon baş ağrısı, kan basıncının çok yüksek olduğu durumlarda ortaya çıkar. Kan basıncı yükseldikçe, beyindeki kan damarları daralır, genişler veya sızıntı yapar. Bu da beyinde basınç, ödem veya kanama gibi sorunlara yol açar. Bu sorunlar, beyin dokusunu ve sinirleri tahriş ederek baş ağrısına neden olur. Hipertansiyon baş ağrısı, fiziksel aktivite, stres, alkol, kafein, sigara gibi faktörlerle kötüleşebilir. Hipertansiyon baş ağrısı, hipertansiyonun bir sonucu olduğu için, baş ağrısını geçirmek için öncelikle kan basıncını düşürmek gerekir. Kan basıncını düşürmek için, doktorun reçete ettiği ilaçları düzenli olarak kullanmak, tuz, yağ, şeker ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, kilo vermek, düzenli egzersiz yapmak, stresten uzak durmak, sigara ve alkolü bırakmak gibi yaşam tarzı değişiklikleri yapmak önemlidir. Ayrıca, baş ağrısını hafifletmek için, ağrı kesici ilaçlar, soğuk kompres, masaj, meditasyon, nefes egzersizleri, dinlenme gibi yöntemler de uygulanabilir. Hipertansiyon baş ağrısı, hipertansiyonun ciddi bir belirtisidir. Bu nedenle, baş ağrısı olan kişilerin mutlaka tansiyonlarını ölçmeleri, doktor kontrolüne gitmeleri ve tedavilerine uyum göstermeleri gerekir. Hipertansiyon baş ağrısı, tedavi edilmediği takdirde, kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, görme kaybı gibi hayati tehlike oluşturan komplikasyonlara yol açabilir. Hipertansiyon baş ağrısı, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir durumdur.
Hipertansiyon Burun Kanaması
Hipertansiyon burun kanaması yapar mı? Hipertansiyon, yani yüksek tansiyon, kan basıncının normal değerlerin üzerinde olması durumudur. Hipertansiyon, kalp, beyin, böbrek ve damar gibi hayati organlarda hasara ve komplikasyonlara neden olabilir. Hipertansiyonun en sık görülen belirtisi baş ağrısıdır. Hipertansiyon baş ağrısı, genellikle enseden başlar ve tepeye doğru yayılır. Bazen başın her tarafında da hissedilebilir. Hipertansiyon baş ağrısı, kan basıncının çok yüksek olduğu durumlarda ortaya çıkar. Kan basıncı yükseldikçe, beyindeki kan damarları daralır, genişler veya sızıntı yapar. Bu da beyinde basınç, ödem veya kanama gibi sorunlara yol açar. Bu sorunlar, beyin dokusunu ve sinirleri tahriş ederek baş ağrısına neden olur. Hipertansiyon baş ağrısı, fiziksel aktivite, stres, alkol, kafein, sigara gibi faktörlerle kötüleşebilir.
Hipertansiyon burun kanaması yapar mı? Hipertansiyon, burun kanamasına da neden olabilen bir durumdur. Burun kanamasının tıbbi adı epistaksistir. Burun kanaması, burun içindeki damarların çeşitli sebeplerle yırtılması veya patlaması sonucu ortaya çıkar. Burun kanamasının en yaygın sebepleri arasında kuru hava, burun travması, burun kemiği eğriliği, burun enfeksiyonları, alerji, ilaçlar, uyuşturucular, kan hastalıkları, K vitamini eksikliği, tümörler, akciğer hastalıkları ve alkol tüketimi sayılabilir.
Hipertansiyon, burun kanamasının sebeplerinden biridir. Hipertansiyon, kan basıncının artmasıyla birlikte burundaki damarların da basınca maruz kalmasına neden olur. Bu basınç, burundaki damarların zayıflamasına, genişlemesine veya yırtılmasına yol açabilir. Bu da burun kanamasına sebep olabilir. Hipertansiyonlu hastalarda burun kanaması, vücudun yüksek kan basıncını düşürmek için başlattığı bir mekanizma olarak da yorumlanabilir. Vücut, kan basıncını azaltmak için burundan kan kaybetmeyi tercih eder. Bu şekilde, beyin gibi daha önemli organlarda kanama riskini azaltır. Hipertansiyonlu hastalarda burun kanaması, genellikle kolay duran bir kanamadır. Ancak, burun kanaması yüksek tansiyonun bir belirtisi olduğu için, ihmal edilmemeli ve tedavi edilmelidir.
Hipertansiyon burun kanaması yapar mı? sorusunun cevabı evettir. Hipertansiyon, burun kanamasına neden olabilen bir durumdur. Hipertansiyonlu hastalar, burun kanaması yaşadıklarında, öncelikle tansiyonlarını ölçmeli ve doktora başvurmalıdır. Hipertansiyonun tedavisi, ilaçlar ve yaşam tarzı değişiklikleri ile yapılır. Hipertansiyonlu hastalar, tuz, yağ, şeker ve işlenmiş gıdalardan uzak durmalı, sağlıklı ve dengeli beslenmeli, kilo vermek, düzenli egzersiz yapmalı, stresten uzak durmalı, sigara ve alkolü bırakmalıdır. Hipertansiyon, tedavi edilmediği takdirde, kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, görme kaybı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Hipertansiyon, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bu nedenle, hipertansiyonu olan veya olma riski taşıyan kişiler, sağlıklı bir yaşam sürmeye ve doktor tavsiyelerine uymaya özen göstermelidir.
Gebelikte Hipertansiyon Tedavisi
Gebelikte hipertansiyon tedavisi nasıl yapılır? Gebelikte hipertansiyon, yüksek kan basıncının gebelik sırasında ortaya çıkması durumudur. Bu durum, anne ve bebek sağlığı için ciddi riskler oluşturabilir. Bu nedenle gebelikte hipertansiyon tedavisi oldukça önemlidir. Tedavi, hem anne hem de bebek için en güvenli ve etkili şekilde gerçekleştirilmelidir.
Gebelikte hipertansiyon tedavisinde ilk adım, yaşam tarzı değişiklikleridir. Bunlar arasında düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, tuz alımını azaltmak, alkol ve sigara tüketimini bırakmak yer alır. Bu değişiklikler, kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilir.
İlaç tedavisi, gebelikte hipertansiyonun kontrol altına alınmasında önemli bir rol oynar. Ancak gebelik sırasında kullanılacak ilaçların seçimi dikkatlice yapılmalıdır. Bazı ilaçlar anne ve bebek sağlığı üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Bu nedenle gebelikte hipertansiyon tedavisinde kullanılacak ilaçların seçimi, bir uzman doktor tarafından yapılmalıdır.
Gebelikte hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar arasında kalsiyum kanal blokerleri, alfa metildopa, beta blokerler ve diğer antihipertansif ilaçlar bulunur. Bu ilaçlar, kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilir. Ancak her bir ilacın anne ve bebek sağlığı üzerinde farklı etkileri olabileceğinden dolayı, tedaviye başlamadan önce mutlaka bir uzman doktora danışılmalıdır.
Gebelikte hipertansiyon tedavisinde hedef, kan basıncını kontrol altına almak ve olası komplikasyonları önlemektir. Bu nedenle düzenli kontroller ve takip çok önemlidir. Gebelikte hipertansiyonun tedavisinde kullanılan ilaçların dozu ve sıklığı, anne adayının durumuna göre ayarlanmalıdır.
Ayrıca gebelikte hipertansiyon tedavisinde beslenme de önemli bir faktördür. Sağlıklı ve dengeli beslenme, kan basıncını kontrol altına almaya yardımcı olabilir. Tuz alımının azaltılması, potasyum bakımından zengin gıdaların tüketilmesi, sebze ve meyve ağırlıklı bir beslenme düzeni gebelikte hipertansiyonun kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir.
Gebelikte hipertansiyon tedavisi multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Uzman bir doktorun önerileri doğrultusunda yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi ve beslenme düzeni bir arada değerlendirilmelidir. Gebelikte hipertansiyonun kontrol altına alınması, hem anne hem de bebek sağlığı açısından son derece önemlidir. Bu nedenle gebelikte hipertansiyon tedavisi titizlikle ve uzman kontrolünde yürütülmelidir.
Hipertansiyona Hangi Bölüm Bakar?
Hipertansiyona hangi bölüm bakar? Hipertansiyon, yani yüksek tansiyon, günümüzde giderek artan bir sağlık sorunudur. Hipertansiyonun tedavi edilmediği durumlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği bilinmektedir. Bu nedenle hipertansiyonun tanısı, takibi ve tedavisi konusunda uzman bir bakım gereklidir. Peki, hipertansiyona hangi bölüm bakar?
Hipertansiyonun tanısı, takibi ve tedavisi genellikle iç hastalıkları (Dahiliye) uzmanları tarafından yapılmaktadır. İç hastalıkları uzmanları, genel olarak yetişkinlerde görülen tıbbi durumların tanısı, tedavisi ve takibi konusunda uzmanlaşmış doktorlardır. Bu nedenle hipertansiyonun tanısı konusunda iç hastalıkları uzmanlarına başvurmak en uygun seçenek olacaktır.
Hipertansiyonun tedavisi multidisipliner bir yaklaşım gerektirebilir. Bu nedenle kardiyoloji, nefroloji ve endokrinoloji gibi farklı uzmanlık alanlarından da destek alınabilir. Özellikle hipertansiyonun altında yatan nedenlerin belirlenmesi ve uygun tedavi planının oluşturulması için farklı uzmanlık alanlarından gelen bilgi birikimi ve deneyimden faydalanmak önemlidir.
Hipertansiyonun tanısı ve takibi için iç hastalıkları uzmanına başvurduğunuzda, doktorunuz genellikle detaylı bir sağlık geçmişi alacak ve fiziksel muayene yapacaktır. Ayrıca kan basıncınızın ölçülmesi ve gerekli görülmesi halinde kan testleri, idrar testleri ve diğer tıbbi görüntüleme yöntemleri ile hipertansiyonun altında yatan nedenlerin belirlenmesi için gerekli tetkikler yapılacaktır.
Hipertansiyonun tedavisi genellikle yaşam tarzı değişiklikleri, beslenme düzeni, egzersiz programı ve ilaç tedavisi gibi farklı yaklaşımları içerebilir. İç hastalıkları uzmanınız, hipertansiyonunuzun derecesine, altta yatan nedenlerine ve genel sağlık durumunuza göre size uygun bir tedavi planı oluşturacaktır.
Hipertansiyonun tedavisi sadece ilaçlarla değil, yaşam tarzı değişiklikleriyle de desteklenmelidir. Bu nedenle iç hastalıkları uzmanınız, beslenme düzeninizin gözden geçirilmesi, düzenli egzersiz yapmanızın teşviki ve stres yönetimi konusunda size rehberlik edebilir.
Ayrıca hipertansiyonun takibi de düzenli olarak yapılmalıdır. İç hastalıkları uzmanınız, kan basıncınızın düzenli olarak ölçülmesi, ilaçlarınızın etkinliğinin takibi ve gerekli görülmesi halinde tetkiklerin tekrarlanması konusunda size rehberlik edecektir.
Hipertansiyonun tanısı, takibi ve tedavisi için iç hastalıkları uzmanına başvurmak en uygun seçenektir. Ancak hipertansiyonun tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım gerekebileceğinden, kardiyoloji, nefroloji ve endokrinoloji gibi farklı uzmanlık alanlarından da destek alınabilir. Hipertansiyonun tedavisinde erken tanı, düzenli takip ve uygun tedavi planı ile ciddi sağlık sorunlarının önüne geçilebilir. Bu nedenle düzenli olarak doktor kontrolünde kan basıncınızı takip etmeli ve doktorunuzun önerdiği tedavi planına uygun olarak hareket etmelisiniz.
Hipertansiyon Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
1- Hipertansiyon hastası olduğu nasıl anlaşılır?
‘’Sessiz düşman” katil terimi hipertansiyon için sıklıkla kullanılan bir terim. Nedeni ise hipertansiyonun yıllarca hiç belirti vermeden böbrek, beyin, kalp ve damar sistemine hasar verebilme olasılığıdır. Bu nedenle belli aralıklarla kan basıncınızı ölçtürmeniz gerekir. En belirgin hipertansiyon belirtileri arasında aşırı yüksek kan basıncına bağlı olarak baş ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı, çarpıntı, göğüs ağrısı, görmede bozukluk oluşabilir. Öte yandan hipertansiyon belirtileri arasında: Halsizlik, Yorgunluk, Burun kanaması, Kulaklarda çınlama, Yürüme ve merdiven çıkmada zorlanma, Bazen çok sık idrara çıkma, Gece uykudan uyanıp idrar yapma, Bacaklarda şişlik olabilir.
2- Hipertansiyon hastaları ne yapmalı?
Hipertansiyon hastalarının kan basıncını düşürmek için kullanılan ilaçlarının bazıları su ve tuz kaybına neden olur. Bu nedenle yaz aylarında, sıcak havalarda ilaçların doktor tarafından yeniden düzenlenmesi gerekir. Hipertansiyon hastalarının çok sıcak havalarda dışarı çıkmaması ve sıvı alımını artırması gerekir. Kan basıncını kontrol altına almak için tuzu ve alkolü azaltmanın yanı sıra, bol bol sebze meyve tüketilmesi, doymuş yağ asitlerinin sınırlandırılması, şekerli besin ve içeçeklerden uzak kalınması önemlidir. Baklagil, badem, ceviz, fındık gibi kuruyemişlerin tüketilmesi, balık, tavuk ve yağsız et içeren beslenme programı oluşturulması gerekir. Soda, şalgam ve meyan kökünde çok miktarda tuz bulunduğu için dikkatli tüketilmesi gerekir. Bu beslenme tarzı tansiyon kontrolüne yardımcı olduğu gibi, kilo vermeyi ve ideal kiloyu korumayı kolaylaştırır, damar serliği kalp krızi ve inme gibi risklerde koruyucu etki sağlar. Sabah ve akşam 30 dakikalık tempolu yürüyüş kan basıncı kontrolünde çok etkili. Yürürken sarfedilen efor zayıflamaya yardımcı olur, zayıflamanın da kan basıncı üstünde olumlu etkisi vardır. Bu nedenle kan basıncı kontrolünde, sürdürülebilir bir zayıflama programı yapılması tavsiye edilir. Kan basıncı üzerine tek bir sigara bile etkilidir. Sigara içerken kan basınçları dengesizleştiği bilimsel bir gerçektir. Tıpkı sigara gibi alkolün fazla tüketilmesi de kan basıncını yükseltir.
3- Hipotansiyon belirtileri nelerdir?
Bazı bireylerde düşük tansiyon, özellikle aniden düştüğünde ya da baş dönmesi veya sersemlik, baygınlık (senkop), bulanık görme, bulantı, yorgunluk konsantrasyon eksikliği gibi belirti ve semptomlarla birlikte gerçekleştiğinde altta yatan bir tıbbi soruna işaret eder. Aşırı düşük tansiyon, ya da şok durumu hayatı tehdit edici bir durum olabilir. Bu şok durumunun belirti ve semptomları arasında nemli, soğuk ve soluk bir cilt, hızlı ve kısa nefes alma, zayıf ve hızlı nabız ile özellikle yaşlı bireylerde akıl karışıklığı bulunur. Eğer şok belirtileri varsa acil tıbbi yardım ihtiyaç vardır. Sadece 20 mm Hg’ lik bir değişiklik – örneğin 110 mm Hg sistolik seviyesinden 90 mm Hg sistolik seviyesine ani bir düşüş sonucunda beyin yeterli miktarda kan almadığı için baş dönmesine ve bayılmaya neden olabilir. Kontrolsüz kanama, ciddi enfeksiyonlar veya alerjik reaksiyonlar gibi sebeplerden kaynaklanan büyük bir düşüş, hayatı tehdit edici olabilir. Bu belirtilerin ne zaman ortaya çıktıklarını ve o esnada ne yapıldığını kaydetmek, doktora durumu anlatırken yararlı olacaktır.
4- Hipertansiyonun vücuda zararları nelerdir?
Ortalama yaşam süresini kısaltan yüksek tansiyon, yaşam kalitesini düşürerek organ hasarına ya da pek çok hastalıklara neden olabilir. Bu nedenle hipertansiyonun teşhis ve tedavisi neden olabileceği organ hasarları ve beraberinde getirebileceği hastalıkların önlenmesi açısından büyük önem teşkil eder. Şayet yüksek tansiyon kontrol altına alınmaz ise ciddi hastalılara zemin hazırlayabilir. İnme riski: Yüksek tansiyon, inme yani felç riskini en çok artıran faktörler arasındadır. Yüksek tansiyona bağlı inme, beyin kanaması veya beyin damarlarında pıhtı olarak ortaya çıkabilmektedir. Yüksek tansiyon kalp krizi riskini belirgin olarak artırır. Tansiyon yüksekliği aort damarı olarak bilinen ana atardamarda anevrizma (genişleme) veya yırtılmaya neden olabilir. Periferik damar olarak ifade edilen bacak damarları, kol damarları ve şah damarlarında tıkanıklık riskini artırır. Hipertansiyon böbrek yetersizliği, kalp yetersizliğine neden olabilir ve göz dibinde kanama yapabilir.
5- Hipertansiyon nasıl ortaya çıkar?
Damarın içindeki kanın damar duvarına yaptığı yüksek basınca hipertansiyon denir. Hipertansiyonda büyük ve/ya da küçük tansiyon normalden fazladır. Yüksek tansiyon bazı kişilerde hiçbir belirtiye yol açmayabilir ve kişinin günlük yaşamını sürdürmesine bir engel teşkil etmeyebilir. Hasta uzun yıllar hipertansiyon sorunu olduğunu bilmeden yaşamına devam edebilir. Hipertansiyon; uzun süre belirti vermeden böbrek, beyin, kalp ve damar sistemine verebileceği hasar nedeniyle ‘sessiz katil düşman’ olarak da anılmaktadır. Yüksek tansiyon nedeniyle organları besleyen damarlarda tıkanma, genişleme veya yırtılma meydana gelebilir. Yüksek tansiyon organlara giden kan akışını bozarak organ yetmezliklerine neden olabilir. ‘Yüksek tansiyon’, mutlaka uzman kontrolünde takip edilmelidir.
6- Hipertansiyon nedir ve neden olur?
Yüksek tansiyon (Hipertansiyon); ölçülen kan basıncının normal kabul edilen değerlerin üstünde olmasıdır. Normal değerler sistolik (büyük) tansiyon için 140, diyastolik (küçük) tansiyon için 80 mmHg’dır. Halkımızın büyük tansiyon dediği ve kalbin damarlara kan pompaladığı sıra ölçülen kan basıncı 140 mm cıva ve küçük tansiyon denilen kalbin istirahat halinde ölçülen kan basıncı 90 mm cıvadan yüksek olursa bir yüksek tansiyon durumundan bahsedilebilir.
7- Hipertansiyon krizi nedir?
Yüksek tansiyona bağlı inme, beyin kanaması veya beyin damarlarında pıhtı olarak ortaya çıkabilmektedir. Yüksek tansiyon kalp krizi riskini belirgin olarak artırır. Tansiyon yüksekliği aort damarı olarak bilinen ana atardamarda anevrizma (genişleme) veya yırtılmaya neden olabilir.
8- Hipertansiyon hangi testle anlaşılır?
Hipertansiyon tanısı için öncelikle kişinin farklı tarihlerde ölçülen kan basıncının, 140/90 mmHg değerinin üzerinde olması gerekir. Fizik muayenenin ardından 24 saatlik holter kullanımı ile kişinin kan basıncı takip edilir. EKG, (elektrokardiyogram) EKO, (ekokardiyografi) çekilir. Ek laboratuvar testlerinin ardından hipertansiyon tanısı koyulur. Hipertansiyon tedavisinde öncelikli hedef tansiyon değerinin 14/90 mmHg’nin altına düşürülmesi, olası doku ve organ hasarının engellenmesidir. Hekim, tedavi için kişiye özel olarak ilaç tedavisi başlar. Tüm bunların yanı sıra tedaviyi desteklemek amacıyla diyet ve yaşam tarzında bir dizi değişiklikler yapılmasını ister. Özellikle tuz tüketiminin günlük olarak 6 gr. ile sınırlandırılması, kilo kontrolü ve düzenli egzersiz yapılması önemlidir.